18 Yıl Boyunca Havaalanında Yaşayan Adamın Filmlere Konu Olan İnanılmaz Öyküsü

İşte sizleri yaşadığı olaylar yüzünden 18 yıl boyunca bir havaalanında yaşayan Mehran Karimi Nasseri ile tanıştıralım...

Nasseri, 1973'te İngiltere'de Bradford Üniversitesi'nde okuyordu. Okul yıllarında son İran Şahı'na karşı kendisi gibi öğrencilerin başlattığı bir protestoya katıldı. İran bu ayaklanmayı hiç hoş karşılamadı ve Nasseri 1977 yılında anavatanı olan İran'a döndüğünde, yurtdışında katıldığı bu ve bunun gibi eylemlerden ötürü ülkesinden sınır dışı edildi. 1981 yılına kadar neredeyse tüm Avrupa'yı dolaştı ve en sonunda Belçika Hükümeti tarafından kabul edildi.

Daha sonra Nasseri Birleşmiş Milletlerden memleketinde yaşadığı durumu anlatarak yardım istedi ve Avrupa’da kendisine siyasi sığınma hakkı verecek bir ülke arayışına girdi.

Sürgün edildiği için, mülteci konumundaydı. Avrupa ülkelerinde vatandaşlık alması gerekiyordu ve okul yıllarını İngiltere’de geçirdiği için İngiliz vatandaşlığı almaya ve orada yaşamaya karar verdi.

1988 yılında önce Fransa'ya, Fransa'dan da İngiltere'ye gitmeye karar verdi ve uçak biletlerini aldı.

Fransa’da Charles de Gaulle Uluslararası Havaalanına gittiğinde, mülteci olduğunu belgeleyen evraklarını bulamadı ve o evraklar olmadan ne başka bir ülkeye girebilir ne de herhangi bir ülkeden çıkması mümkün değildi. Havaalanları 'uluslararası alan' olarak kabul edildiği için herhangi bir ülke sınırı olarak tanımlanmaz. Bu yüzden havaalanında yaşamak veya orada bulunabilmek için herhangi bir belgeye ihtiyacınız yok.

Nasseri, tek bir kelime bile Fransızca bilmiyordu ve havaalanında resmen mahsur kaldı.

1 gün 2 gün geçti derken ufak tefek işler yaparak havaalanında geçimini sağlamaya çalışıyordu. Havaalanında çalışan personelin söylediğine göre, Nasseri havaalanında kalmaktan oldukça mutlu görünüyordu ve hiç gitmek istiyor gibi de değildi. Havaalanında restoranlarda genellikle de McDonald's’da yemek yiyerek yaşamını sürdürmeye başladı. Umumi tuvaletlerde yıkanıp ihtiyaçlarını gideriyordu. Orada kaldığı ve yaşadığı süre içerisinde etraftaki insanları izliyor ve bol bol kitap okuyordu.

Havaalanında birkaç yıl geçirdikten sonra, oradan asla çıkamayacağını düşünmeye başladı ve bu kapalı alandan çıkıp temiz hava almak bile çok uzak bir düşünceydi sanki.

Çünkü dışarı çıkmasına yani Fransa sınırları içerisinde bulunmasına izin yoktu. Fransız insan hakları konusunda uzmanlaşmış Christian Bourguet adlı bir avukat nihayet Nasseri’nin durumunu fark etti. Bourguet, Nasseri'nin özgürlüğüne kavuşması için elinden geldiğince uğraştı. Christian’ın uzun süren çalışmalarından sonra sonunda bir çözüm yolu buldu. Nasseri'nin mülteci olduğunu gösteren yeni belgeler alması için, kendisinin direkt olarak Belçika'ya gitmesi gerekiyordu ama havaalanından da yasal olarak ayrılması mümkün değildi.

Ufacık bir hata 7 yıla mal oldu.

Christian Bourguet on yıldan fazla süren uğraşları sonucu 1999 yılında, Belçika'yı Nasseri'ye gerekli olan belgeleri göndermeye ikna etti. Eğer Belçika bu belgeleri sorunsuz bir şekilde gönderirse Nasseri Fransa’da kalabilecekti. Ama gel gelelim olayın en tuhaf kısmı da şu oldu, Nasseri kendisine gönderilen ve tamamiyle gerçek olan belgeleri aldıktan sonra nedense belgelerin sahte olduğunu düşündüğü için evrak işlerini reddetti ve  havaalanında kalmaya devam etmeye karar verdi. İşte bu yüzden de havaalanı çalışanları Nasseri'nin yıllarca havaalanında kala kala delirdiğini düşünüyorlardı.

Yıllar sonra 2006 yılında Nasseri hastalandı ve hastaneye kaldırılmak zorunda olduğu için havaalanından zorla çıktı.

İnanması güç ama hastaneye gitmesiyle 1988 yılından beri havaalanından ilk kez çıkmıştı. İyileştikten sonra kendisine havaalanından çıkabilmesi için gerekli belgeler verildi. Nasseri’nin yaşadıkları aslında insanların içinde bulunduğu durumu, siyasi sistem içerisine sıkışmış hayatları açığa vuruyor.

Tüm bunlar eşi benzeri olmayan bir maceraya dönüştü...

Nasseri'nin hikayesi havaalanında 18 yıl boyunca yaşadığı hayatı ilham alan “The Terminal” adlı filmin de konusu olarak piyasaya sürüldü. Film 2004 yılında gösterime girdi ama Nasseri hala havaalanında yaşamaya devam ediyordu. Film yapıncıları bu film için Nasseri ile röportaj yaptı ve hikayesini filmde kullanmak için izin aldılar. 2005 yılında, hayat hikayesi kullanıldığı için kendisine 300.000 ABD dolarının üzerinde para verildi. Söylentilere göre ise parayı yıllar sonra İngiliz vatandaşlığını almak ve yirmi yıldır istediği hayatı kurmak için kullandı.

Popüler İçerikler

ATM’lerde 200 TL Krizi: Fatih Altaylı’dan 5 Bin Liralık Banknot Önerisi
Ayliz Duman Çok Sade Kaldı: Miss Universe 2024'te Gelmiş Geçmiş En Çarpıcı Ulusal Kostümler Giyildi!
Teğmen Ebru Eroğlu İle İlgili Skandal Karar: Küfür ve Taciz İfade Özgürlüğü Sayıldı
YORUMLAR
31.03.2021

Adam resmen bug'a düşmüş :D

Pasif Kullanıcı
31.03.2021

Lan covid yüzünden bir yıldır çıkamıyoruz kafayı yiyecez 18yil nasıl dayandın?

01.04.2021

Türkiye'den iyi.. En azından her gün aynı adamın bet suratını görmek zorunda kalmıyor.

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ