Türkiye, çocukların kaybolması ve ardından gelen ölüm haberleriyle sarsılıyor. Ağrı'da ailesiyle birlikte gittiği bayram ziyareti sırasında köyde kaybolan 4 yaşındaki Leyla Aydemir'in cansız bedenine ulaşıldı.
Leyla'nın kaybolmasıyla beraber hem ulusal hem de sosyal medyada yardım çağrıları yapılmıştı.
Aradan geçen 18 günün ardından ekipler minik Leyla'nın cansız bedenini kaybolduğu köyden 3 km uzakta buldu...
Leyla’nın dedesi Zeki Aydemir, 'Sırtında yara izleri vardı. Yüzüne bakamadım. Mavi gözlümü bu hale getirenlerin bulunup adalet önünde hesap versin' dedi.
Amcası, Leyla kaybolmadan bir gün önce görüntülerini kaydetmişti.
Sosyal medyada Minik Leyla'nın ölümüne tepki yağıyor...
İlgili twit silinmiş ya da sahibi tarafından gizlenmiş.
İlgili twit silinmiş ya da sahibi tarafından gizlenmiş.
İlgili twit silinmiş ya da sahibi tarafından gizlenmiş.
İlgili twit silinmiş ya da sahibi tarafından gizlenmiş.
İlgili twit silinmiş ya da sahibi tarafından gizlenmiş.
İlgili twit silinmiş ya da sahibi tarafından gizlenmiş.
İlgili twit silinmiş ya da sahibi tarafından gizlenmiş.
Niye en az üç çocuk diye tutturdukları şimdi anlaşıldı. Üç tane yap ki anca bi tanesi ya sağ kalır ya kalmaz. Bi çocuğu bile koruyamıyosunuz bi de milletin karşısına çıkıp üç çocuk diyosunuz utanmadan.
Arkadaşlarla alışverişten dönüyoruz; baktık 7-8 yaşlarında bir kız çocuğu kaybolmuş, ağlıyor. Bize doğru ağlayarak geliyor, kalabalığın içinde yapayalnız. Annesinin elini bırakmış önden giden çocuklar vardır ya hani. Kadında artık yanındakilerle sohbete ya da telefona dalmıştır belki. Neyse yanında durduk, teskin ettik, annesinin telefon numarasını falan da bilmiyor. Küçücük çantasına baktım belki bir ümit telefon adres yazılı olan bir kağıt falan var mı diye, yok. Neyse kolay görülebilecek yerde durduk. Annen seni arıyordur, gelir şimdi; eğer gelmezse korkma karakola gideriz, yanındayız biz senin dedik. 6-7 dakika içinde annesi geldi, öyle bir sarıldılar ki. Gözünüzün önünden ayırmayın çocuğunuzu, elini sakın bırakmayın. Minik Leyla'ya da Eylül'e de çok yazık oldu; çok üzgünüm.
Niye en az üç çocuk diye tutturdukları şimdi anlaşıldı. Üç tane yap ki anca bi tanesi ya sağ kalır ya kalmaz. Bi çocuğu bile koruyamıyosunuz bi de milletin karşısına çıkıp üç çocuk diyosunuz utanmadan.
Arkadaşlarla alışverişten dönüyoruz; baktık 7-8 yaşlarında bir kız çocuğu kaybolmuş, ağlıyor. Bize doğru ağlayarak geliyor, kalabalığın içinde yapayalnız. Annesinin elini bırakmış önden giden çocuklar vardır ya hani. Kadında artık yanındakilerle sohbete ya da telefona dalmıştır belki. Neyse yanında durduk, teskin ettik, annesinin telefon numarasını falan da bilmiyor. Küçücük çantasına baktım belki bir ümit telefon adres yazılı olan bir kağıt falan var mı diye, yok. Neyse kolay görülebilecek yerde durduk. Annen seni arıyordur, gelir şimdi; eğer gelmezse korkma karakola gideriz, yanındayız biz senin dedik. 6-7 dakika içinde annesi geldi, öyle bir sarıldılar ki. Gözünüzün önünden ayırmayın çocuğunuzu, elini sakın bırakmayın. Minik Leyla'ya da Eylül'e de çok yazık oldu; çok üzgünüm.
Ne diyordu Aziz Nesin çocuklara seslenip; öyle bir ölsem öyle bir ölsem ki çocuklar, size hiç ölüm kalmasa...