Gebe kalmış ve nur topu gibi bir erkek çocuğu dünyaya getirmiş.
Koy sanki cennetten bir köşe gibiymiş. Küçük, berrak bir göl de bu koya bambaşka bir güzellik katıyormuş. Göle şırıl şırıl akan, bir de su varmış.
Salmakis gece gündüz çırılçıplak o güzel vücuduyla suya girer çıkarmış. Suya daldığı zaman, su olur akarmış.
Salmakis, Hermaphrodite'in güzelliğine hayran olmuş, heyecandan dili tutulmuş. O andan sonra delikanlıya aşık olmuş.
Genç ve çekingen olan Hermaphrodite; utanmış, sıkılmış. Sesini çıkarmadan hemen oradan uzaklaşmış.
Biraz dinlendikten sonra soyunmuş, çıplak halde gölün serin sularında yüzmeye başlamış.
Hermaphrodite'i kendisi ile olmaya ikna etmeye çalışmış.
“Ey yüce tanrılar! Ne olur bu yakışıklı delikanlıyı benden ayırmayın, aynı bedende bir can gibiyiz. Hiçbir güç bizi birbirimizden ayırmasın”.
Salmakis’in o büyük aşkını, Hermaphrodite’in bedeninde birleştirerek ölümsüzleştirmişler.
Sende ne çok naz yaptın birader
salmakis seni şımarık çocuğu yoldan çıkardın :D
Hermafrodit canlılar... (Ygs biyoloji bazen ağır geliyor) ama kelimenin kökenini öğrenmiş oldum yani