Babası Gabriele berber ve annesi Teresina terziydi. Ailesi Amerika'ya İtalya'dan, Napoli'nin 26 kilometre güneyindeki bir kasabadan göç etmişlerdi.
Hatta bu sebeple Capone belli bir yaşa kadar yerel bir Katolik okulunda eğitim gördü.
Sonrasında çeşitli iş kollarına atılan Capone ilk önce şekerci dükkanında sonra bowling salonunda çalıştı. Çeşitli sebeplerden bu işleri de bırakan Capone, Frankie Yale'in Harvard Hanı adlı gece kulübünde barmenlik yapmaya başladığında hayatı değişmeye başladı.
Zamanla barın sahibi olan Frankie Yale(Resim)'in tahsilat ve tetikçilik işlerini de halletmeye başladı. Bir anda aranılan adam olan Capone, bunları yaparken barmenlik görevini sürdürdü ve ek olarak barın güvenliğinden de sorumlu oldu.
Scarface lakabını da bu olaydan sonra aldı.
Burada Johnny Torrio(üstte) ile olan ilişkisini ilerleten Capone, onun için adam topladı ve içki kaçakçılığı işine beraber girdiler.
Chicago'da patlak veren bir çeteler savaşı sonrasında Johnny Torrio aldığı yaralar sonrası İtalya'ya kaçtı. Torrio'nun o sıra sağ kolu olan Al Capone Chicago Outfit'in başına geçti. Bu yükseliş sonrasında bazı çeşitli çetelerle ortaklık kuran Capone, bütün düşman çete üyelerini öldürterek çetesine büyük güç kazandırmıştır.
Bu servet kumar gibi yan işlerden elde edildiği gibi, asıl para kaçakçılıktan geliyordu. Kaçakçılık ağı ABD'nin doğu sahillerine kadar uzandı. Zamanında onu Chicago'dan kovan belediye başkanı William Big Bill Hale Thompson'a rüşvet verildi ve kaçakçılık işi kolaylaştırıldı.
Medyanın ilgisini de çekmeye başlayan Capone, sadece iş adamı olduğunu, tek isteğinin halk adamı olmak olduğunu söylüyordu. Devlet davetlerine gitmekten kaçınmadı ve valilerle, belediye başkanlarıyla dostluk kurmayı hiç ihmal etmedi.
Başkan Herbert Hoover(Resim)'la tanıştıktan sonra kariyerindeki yükseliş gözle görülür bir şekilde hızlandı. Hoover, yanlış ekonomi politikaları sebebiyle Büyük Buhran'ın patlak vermesine neden oldu ve bu yüzden sendikalar sürekli hareket halindeydi. Hoover, sendikalara baskı yapılması gerektiğinde Capone'un adamlarına başvuruyordu. Çünkü o dönemde Capone'un polisin içinde bile aşırı sadık adamları bulunuyordu.
Kazandığı yasa dışı paraları çamaşırhane zincirleri açarak akladı. Kazandığı servetle derneklere bağışlar yaptı, zamanla halk kahramanı oldu. Bazı kesimlerce modern Robin Hood kabul edildi. Ta ki Sevgililer Günü Katliamı ile halkın gözündeki bu imajı yerle bir olana kadar.
Capone'un en güvenilir adamları polis kılığına girerek 14 Şubat 1929'da Kuzey Clark Sokağı'nda düşman olan çetenin mekanını bastılar. Mücadelesiz altı çete üyesi ve bir ziyaretçileri duvara dizilip silahlarla tarandı. Cinayetler tam olarak aydınlatılamadığı için duruşma olmadı. Capone, kendisine yönelik suçlamaları 14 Şubat 1929'da Florida'da olduğunu ispat ederek çürüttü.
Baş rollerinde Kevin Costner ve Robert De Niro'nun oynadığı 'Dokunulmazlar' filmine de konu olan bu olaylarda uzun bir duruşma süreci sonrası Al Capone 17 Ekim 1931'de vergi kaçakçılığından suçlu bulundu ve 11 yıl hapis cezası alarak federal hapishaneye gönderildi.
Hapishanede psikolojik olarak çöken Capone bu bunalım sebebiyle birkaç zaman hastanede kaldı. Çetesini emanet ettiği Frank Nitti'nin, işleri berbat ettiğini görünce üzülerek çete işlerinden elini ayağını çekti.
Frengi nedeniyle sağlık sorunları da yaşayan Capone'un doktorlar tarafından yapılan testler sonucu algılama düzeyinin 12 yaş seviyesine indiği gözlemlendi. Zamanla aklı dengesi bozulmaya başlayan Capone, Florida'daki evinde 21 Ocak 1947'de ağırlaşarak felç geçirdi. 25 Ocak 1947'de 48 yaşında vefat etti.
Corleone tıpkı Capone gibi İtalya'dan ABD'ye göç etmişti ve Vito Genovese ile aynı adı taşıyordu. Corleone'nin büyük oğlu Sonny, Capone'un oğluyla aynı isimdeydi.
Azap Yolu filminde Capone'un ismi geçer ancak yönetmen Mendes Capone'un etkileyiciliğini ve ulaşılmazlığını simgelemek için filmde görünmesini istemez.
Bir adamı sabah gördüğümde tesadüf olarak kabul ederim, öğlen aynı adamı bir daha görürsem kuşkulanırım. Akşam karşılaştığımızda tereddütsüz silahımı çekip vururum. Tesadüflere inanmam.
Zararın neresinden dönersen dön, dönek derler.
Ayağımda ayakkabım yok diye üzülürdüm hep, yolda giderken ayağı olmayan bir adam gördüm ve onun için bu haldeyim.
Çocukken her aksam yatmadan önce Tanrı'ya bana bir bisiklet vermesi için dua ederdim. Bir gün Tanrının çalışma tarzının bu olmadığını anladım. Ertesi gün gittim kendime yeni bir bisiklet çaldım ve her aksam yatmadan önce Tanrı'ya günahlarımı affetmesi için dua ettim.
Tatlı dil ve bir tabanca yalnızca tatlı dilden daha etkilidir.
Güzel bir sözle alabileceğinizden daha fazlasını, güzel bir söz ve bir silah ile alabilirsiniz.
Git dediğinde gidip, gel dediğinde gelmemi mi bekliyorsun ? Ben hayatın önünde eğilmedim ki, senin karşında eğileyim.
"Ben hayatın önünde eğilmedim ki, senin karşında eğileyim." Adanalı mısın amk sözlere bak.
tipe de baksan bakkal mk ben bunun fedaisi olsam gülmekten adam vuramazdım çeker bu pezevengi vururdum -.-
Adam iğneden korkuyor gangster oluyor.. Şu çılgın italyanlar..