İnegöl'ün mobilya kenti olduğunu bilmeyen kesin yabancı uyruklu plakalarla sadece yazları ülkemize giriş yapıyordur. İnegöl mobilyasının tasarım zenginliğini, kalitesini, yelpazesini, bilinirliğini tartışmak yersiz! Pahalı birazcık evet ama önceki cümlede geçen özellikler daha baskın çıkar her daim!
'Dananın döşünden çekilmiş eti alıp' diye başlayan tarifleri de mevcuttur, 'gerdanı daha lezzeti yapar' diyen esnafı da.Sonuç olarak yenmez mi be kardeşim. Öyle marketlerden paket almakla olmaz, şehrin yakınından ucundan geçerken sızacaksın, tadacaksın, sonra bayıla bayıla anlatacaksın elaleme
Minicik bir yaşam alanı olsa da, hemen her merkezin kendine has kaplıcasında, vücudunuzla birlikte kafanızın da dinlendiği kesin. Yalnız saunadan sonra muhakkak şok havuzuna girin ki bütün gün başınız ağrımasın (şok havuzunda her babayiğit duramaz öyle). İnegöl - Eskişehir yolu üzerinde Türkiye'nin en uzun köyü olan 'Hilmiye Köyü' sapağından gireceksiniz.
Kaplıca dedik, tarihi yer de olduğundan mağaraları da görülmeye değer. Kendini bir huzurlu hissediyor insan, biraz da tırsmış.
2011 sonbaharında yapılan açıklamadan bu yana, bence işsizlik yüdesi eksilere bile düşmüştür. Çalışmak isteyenler için binlerce esnaf, mobilya sanayi ve caddeleri, 2 adet organize sanayi bölgesi, yol boyu mağaza ve fabrikalar varken, İnegöl'de yaşayıp da 'iş bulamıyorum' demek, 'ben hiç birşeyden anlamıyorum yapcak birşey yok' demektir.
Öyle tarihlere denk gelir ki, bir yaza girerken birde kışa merhaba derken etkinlikler patlayıverir. İstanbul CNR veya Tüyap kadar büyük olmasa da kendine has arazi ve alanı ile üstelik daha büyük ve ihtişamlısı da inşa ediliyorken, fuarcılığı atlamak olmaz. Dünyanın her yerinden misafirin geldiği fuarların genel konusu elbette mobilya ve mobilya sektörü ürünleri, ilk gün açılışına devlet erkanından zatların geldiği de unutulmamalı.
Yaklaşık 70 ünlü firmanın hayat verdiği, sadece 3 yaşında olan, İnegöl'e ve çevre yerleşim yerlerine etkinlik ve sosyallik kazandıran 'gez-gör-al' merkezi. İddia edildiği gibi Türkiye'nin en büyük meydanlı avm'si midir bilinmez ama İnegöl'ün 'eğlence' anlayışında en büyük olduğu kesin.
Sanayi kenti olmasına rağmen nefes almasını belki de yoğun köy arazilerine ve köy arazilerinin çoğunluğunun yeşil olmasına borçludur. 43 ilden büyük olan 'İnegöl' 260.000 nüfusa göre 98 köye sahip yerleşim yeri olmakla beraber, İstanbul nüfus-köy orantısına göre hayli ön plana çıkıyor
Yarım asırı çoktan deviren güzide kulüp, zaman zaman kupa müsabakalarında karşılaştığı 'büyük' takımların içerde dışarda kabusu olmakla bilinir.Özellikle süper lig takımlarına karşı garezi varmış gibi görülebilir, ayrıca kurulduğu günden bu yana Mutlu Topçu, Ayhan Akman,Gökhan Güleç ve daha niceleri gibi Türk futbolunda iz bırakan, bilinen futbolcuları yetiştiren bir futbolcu fabrikasıdır.Bir gün kendi söküklerini dikip Süper Lig ağında görmek dileğiyle
Futbolcularından ziyade bilinen ünlülerininden bir kaçını sayarsak; oyuncu Hande Soral, yönetmen Ezel Akay, yönetmen Taylan kardeşler, işadamı Erdoğan Demirören gibi göz önünde olan ünlüler olduğu gibi birçok edebiyatçı, yazar, sporcu ve resmi makam sahibinin memleketidir.
30 yaşını geçmemişseniz toplu taşıma nedir bilmezsiniz.İşe git gel servisleri haricinde, yürüyerek bir uçtan bir uca, metropollerde dolmuşla gidemediğiniz sürede gidebilirsiniz, ilçe kardeşim normal tabi diye düşünsek de yinede trafik var kardeşim! Zengin kent tabii, yaya olan yaya, olmayan da araba!
Cumhuriyeti simgeleyen heykelleri, kendine has özellikleri olan köfteyi, mobilyayı, saatle beraber tarihi anlatan anıt saatleri ile gezintiniz kısa bile sürse karşınıza herhangi biri muhakkak çıkacaktır.
Nerden çıkmıştır, neden çıkmıştır bilinmez ama, İnegöl'lüler ortadan yürür savını günümüzde haklı çıkaracak bir çok örneği caddelerinde görebilirsiniz. Hatta kelam şudur ki, İnegöl'de İngilizce öğretmenliği yapan güzide bir hocanın, İngiltere'ye ziyaretinde yol ortasında giderken gördüğü aile hakkındaki 'bunlar kesin Türk' düşüncesi, yanlarına gittiğinde aldığı 'İnegöl'lüyüz' cevabıyla yerini şoka bırakmıştır. Kaldırımlar, kısa döngeller falan hikaye yani.
Her köşe başında, kafanızı nereye çevirirseniz çevirin, yerde izmarit sayısı kadar etrafında bisiklet görürsünüz. 15 yıl falan önce bisiklet satanlar şu an köşeyi dönmüştür, 5 yıl önce elektrikli bisiklet satanlar da köşeyi görmüştür. Masraf yok, hem spor oluyor, öyle trafik derdinizde yok, süper!
150'ye yakın öğretim kurumu ve 50.000'e yakın öğrenci sayısı. Nüfusun 5'te 1'i aktif olarak okumakta. Genç neslin eğitim ihtiyacını karşılayacak her türlü okul bulunmakta. İşletme Fakültesi, yüksekokul, fen lisesi (ilk ilçe fen lisesidir), sağlık meslek, anadolu liseleri derken liste uzar gider.
Vikipedi diyor ki : Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu ve Karadeniz Bölgesinden Yoğun Göç Alan İnegöl Tam Bir Türkiye Mozaik'i Haline Gelmiştir.
İnegöl'ün yerli halkı Bursalı olup manavlardan oluşmaktadır. Ancak yoğun göçlerle birlikte İnegöl'de tüm milletlerden çeşitli insanların yaşadığı kozmopolit bir kenttir.
İnegöl'de yaşayan biri herhangi bir kaza, ölüm, olay, gürültü kavga gibi vukuları;
2 TV Kanalı
4 Radyo
8 gazete
4 Dergi
Onbinlerce fısıltı gazetesi
sayesinde nerdeyse anında öğrenir. Ben duymadım, bilmiyorum gibi kelimeler lugatta yoktur!
ilçe merkezinde hava o kadar temiz ki akşamları sokağa ya da balkona çıktığınızda ağır bir solvent kokusuyla sarhoş olabilirsiniz. ayrıca çöp konteynırından çıkan kedi gibi olur olmadık yerlerden hızla çıkan elektrikli bisikletçiler de vatandaşın hayatına ayrı bir adrenalin katıyor.
şarpanı tak belediyeye bin güne git mutlu yaşa.
.mını s.kim memleketim vay amk.