140 Çocuğa İşkence Edip Öldüren Bir Zamanların En Psikopat Seri Katili: Gilles de Rais!

Eğer sıradan biri olarak yaşasaydı, tarih onu Yüzyıl Savaşları'nda vatanına en iyi şekilde hizmet etmiş seçkin bir asker, varlıklı bir asilzade ve Jeanne d'Arc'ın sağ kolu olarak hatırlayabilirdi. Ancak Breton asilzadesi, eşine az rastlanır türden bir canilik sergileyerek adını tarihe kanla yazmayı tercih etti. Kimden mi bahsediyoruz? 140 çocuğa işkence edip öldüren bir zamanların en psikopat seri katili, gerçek Mavi Sakal Gilles de Rais'den tabii ki...

Gilles de Rais, oldukça zorlu bir çocukluk geçirdi. Babası Guy de Laval, bir av kazasında gözlerinin önünde öldü. Annesi Marie de Craon ise bilinmeyen bir nedenden dolayı hayata gözlerini yumdu.

Küçük yaşta öksüz kalan Gilles, anne tarafından büyükbabası Jean de Craon tarafından yetiştirildi. Büyükbabası güç ve para düşkünü bir adamdı ve Gilles de Rais, büyükbabasının amaçları doğrultusunda kullanılan aciz bir piyondan başka bir şey değildi.

Gençlik yıllarında askerliğe merak salan Gilles de Rais, fevri ve atılgan bir karaktere sahip olduğu için savaş alanlarında yetenekli ve korkusuz bir savaşçı olarak nam salmıştı.

Fransa'nın kurtarıcısı olarak görülen Jeanne d'Arc 1429'da sahneye çıktığında ise Gilles de Rais'nin hayatı sonsuza dek değişti. Jeanne d'Arc artık onun en büyük tutkusu ve hayatının tek vazgeçilmezi olacaktı...

Gilles, ergenlik yıllarını çoğunlukla erkeklerin arasında geçirmiş ve bunun da etkisiyle ilk cinsel deneyimini erkek kuzeniyle yaşamıştı.

Jeanne d'Arc'ın onu bu kadar etkilemesinin sebeplerinden biri de genç kadının dış görünüşünün bir erkek çocuğundan farksız olmasıydı. Erken yaşta Catherine de Thouars ile evlenen Gilles'in, bu evlilikten pek de memnun olduğu söylenemezdi. Biraz büyükbabasının arzusu biraz da kaçma isteğiyle Yüzyıl Savaşları'nda yer almak için orduya katıldı.

Jeanne d'Arc ile omuz omuza savaşan ve yeteneklerini herkese kanıtlayan de Rais'e 25 yaşındayken Kral VII. Charles tarafından mareşal rütbesi verildi.

Ancak başlarda her şey yolunda giderken, işler bir anda değişmeye başladı. Jeanne d'Arc'ın yükselişi gibi düşüşü de hızlı olmuş ve diri diri yakılarak idam edilmişti. Jeanne'ın ölümünün ardından Gilles de Rais tamamen bambaşka biri haline geldi.

Jeanne d'Arc'ın hikayesini merak edenler, konuyla ilgili bu içeriğe bir göz atabilir.

İngiltere'ye Karşı Direnişle Ülkesini Savunan Bir Fransız Azizesi: Jeanne d'Arc

Şeytana verilen ilk kurban ile cehenneme açılan kapının anahtarı artık Gilles'in elindeydi...

Savaşta geçirdiği yılların ve Jeanne'ı kaybetmenin etkisiyle kendini zevk ve eğlenceye veren Gilles, servetinin neredeyse tamamını harcamıştı. Tam da bu dönemde ona eski ihtişamlı günlerine döneceğinin sözünü veren Antonio Francesco Prelati ile yolları kesişti. Prelati ile tanıştıktan sonra büyü ve satanizme merak salıp metali altına dönüştürmeye çalıştı. Şeytanla bu kadar içli dışlı olmaya çalışmasının ardından ilk cinayetini işlemesi de kaçınılmaz oldu tabii...

İlk cinayetin arkası gelmiş ve Gilles daha sonra onlarca katliam yapmıştı. Hizmetkarları, yaşları 6 ila 18 arasında değişen, çoğunluğu erkek olan çocukları kaçırıyor ve Gilles de onlara işkence ediyordu.

Kurbanlarının çektiği acılardan keyif alan Gilles, onlar acı çektikçe büyük bir cinsel haz duyuyordu. Bu yüzden kurbanlarına ya tecavüz ediyor ya da işkence sırasında önlerinde sık sık mastürbasyon yapıyordu. Ama bu bile sadist ruhunu doyurmak için yeterli gelmiyordu. Rivayete göre, Gilles en çok kurbanlarının iç organlarını görmekten zevk alıyordu.

Gilles, aynı zamanda bir ölü sevici (nekrofil) idi. Kurbanlarını öldürdükten sonra onlarla ilişkiye girmeye devam ediyor, bedenlerinden ayırdığı kafalarını sevip okşuyordu.

Cansız bedenlere tecavüz etmesi bir yana, onları parçalamak Gilles için ayrı bir keyifti. Seks ve şiddete duyduğu açlık o kadar büyüktü ki, kanlı eylemlerini gerçekleştirirken zaman zaman zevkten kendinden geçiyordu. Hizmetkarları parçalanan cesetleri yok etmeye geldiğinde, neredeyse baygın haldeki Gilles'i de dinlenmesi için yatağına götürüyorlardı.

Kurbanları can verirken onların gözlerine bakarak kahkaha atan Gilles, katliamlarını şatonun kilitli bölümlerinde gerçekleştiriyordu. Bu yaşananlar, 1440'a kadar açığa çıkmadı...

Gilles'in karısı, onun tuhaflıklarını sezinliyor ancak elle tutulur bir ipucu bulamıyordu. Sonunda, kız kardeşi ile birlikte şatonun kilitli odalarında neler olduğunu araştırmaya karar verdi. Odalardan birinde bir çocuk cesedi bulan genç kadın, yaşadığı şokun etkisiyle günden güne aklını yitirmeye başladı.

Kiliseyi karşısına alması Gilles için sonun başlangıcı oldu. Şatosunda bulunan insan kemikleri ve diğer delillerle birlikte pek çok farklı suçtan yargılandı. Ancak Gilles, suçlamaları reddetti.

Ancak bir süre sonra yüzlerce çocuğun ölümünden sorumlu olduğunu itiraf etti. Gilles de Rais ve iki yardımcısı, suçlarından ötürü 27 Ekim 1440'da idam edildi. Suçlular önce asıldı, ardından bedenleri yakıldı. Ancak Gilles hala bir soylu olduğu için bedeni tamamen yanmadan alevlerin içinden çıkarıldı ve gömülmesine müsaade edildi.

Peki, bütün bunlar kilisenin Gilles'e bir oyunu olabilir mi?

Kimileri Gilles de Rais'nin gerçekten suçlu olduğunu düşünüyorken kimileri de olayların kilisenin iftirası olduğuna inanıyor. Bazı söylentilere göre, Gilles itiraf öncesinde işkenceye uğramış ve cinayet işlediğini kabul etmek zorunda kalmış. Ancak bir gerçek var ki, o da meşhur Mavi Sakal Gilles de Rais'nin tarihin tozlu sayfalarından kolay kolay silinip gitmeyeceği...

Popüler İçerikler

"Bir Evim Varsa Onun Sayesinde": Hakan Meriçliler'den Vural Çelik Tartışmasında Gülse Birsel'e Büyük Destek!
Kılıçlı Yemin Olayında Yeni Gelişme: Teğmenlerden Sonra Komutanlar da Disipline Sevk Edildi
Arkeolog Muazzez İlmiye Çığ 110 Yaşında Yaşamını Yitirdi
YORUMLAR
23.07.2020

Fate izleyip buraya gelenler kendini belli etsin.

Pasif Kullanıcı
05.04.2018

İftira olabilir. Lakin savaş alanlarında o kadar insan öldürdükten sonra kafayı sıyırıp böyle bi caniye dönüşmüş de olabilir. Ne yapıyosanız yapın ama vicdanınızı sakın kaybetmeyin. Sonra böyle manyağa bağlarsınız.

Pasif Kullanıcı
05.04.2018

işte dünyadaki zevkler bunlar;bu da gebermeden önce bayılana kadar tatmış,artık sonsuz bi cehennem onu bekliyor,hakkında anlatlanlar doğruysa tabii..

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ