Terörizmi tanımlamanın genellikle zor olduğu belirtilir. Bunun sebebi büyük ölçüde uluslararası görüş farklılıklarıdır. En geniş anlamda siyasî ya da toplumsal anlamda birtakım değişiklikler meydana getirmek için askerî veya sivil hedeflere yönelik yasa dışı güç/şiddet kullanımı olarak görülebilir. Bu şiddet kişileri, toplulukları hedef seçebildiği gibi, tamamen maddî hedeflere de yönelebilir.
Terör, özellikle 'intihar saldırıları' irrasyonel eylemler (kişi kendini de patlattığı için) olarak görülmekle beraber; toplumda korku, kaygı, karışıklık, teslimiyet gibi duygular yaratmak için yapıldığı düşünülünce rasyonel bir eylem tarzı olarak da görülebilir.
İlk başta yanıtlaması kolay bir soru olarak görülüyor. Bu bakış açısına göre terörist organizasyonların mensupları doğal olarak teröristtir.
Ancak bu tanımlamalar devletlerin farklı politikaları, stratejileri doğrultusunda ya da zamanla değişebiliyor. Kimilerine göre terörist olan, başkaları tarafından özgürlük savaşçısı olarak değerlendirilebiliyor.
Bir dönem Nelson Mandela terörist olarak görülürken, günümüzde bir halk kahramanı ve saygın bir devlet adamı olarak görülüyor örneğin. Ya da PYD Türkiye tarafından bir terörist organizasyon olarak listelenirken, ABD, PYD'ye silah yardımı yapabiliyor. Bakınız
_________________ Terörizm ile Nasıl Mücadele Edilebilir?_________________
Herhangi bir terörist organizasyon bu saydıklarımız olmadan varlığını devam ettiremez.
Yukarıdaki koşulun gerçekleşmesinin ön koşulu ise terörün finans kaynaklarının kurutulması. Çünkü o kaynaklara para olmadan ulaşılabilmesi mümkün değil.
Diktatörlük, krallık, şeyhlik gibi anti-demokratik, otoriter yapılar hem varlıklarıyla terörizmi tetikliyor hem de terörün desteklenmesinde büyük rol oynuyor. Yukarıdaki iki maddenin gerçekleşebilmesi için bu tarz yönetimlere uluslararası anlamda destek verilmemesi çok önemli.
Ancak her fırsatta insan hakları, demokrasi diyen Batılı devletler her zaman dürüst olmayabiliyor. Kendi çıkarları uğruna böyle devlet ve yöneticileri destekleyebiliyor maalesef.
Sadece 9/11 saldırıları değil, maalesef birçok terörist saldırı karanlıkta kalıyor. Terörizmi durdurabilmek için sadece pimi, tetiği çeken fâiller değil; perde arkasındaki asıl fâiller bulunmalı.
Şüphesiz ki zor bir konu. Bunu engelleyecek gücümüz olmasa dahi bunun farkında olmalıyız.
Uzmanlar, işkence ve insanlık dışı koşulların tüm dünyada terörün tetikleyicilerinden biri olduğu konusunda birleşiyorlar.
Hiçbir dini/mezhebi/ırkı/ideolojiyi tamamen hedef hâline getirmemeli; ayrımcılığa tabi tutmamalıyız.
Bu bağlamda insanları sürekli denetim ve gözetim altında bırakmamalı, onları haklarından mahrum etmemeliyiz.
İnsan haklarına her yerde, her zaman saygı göstermeli; ve bu hakları ayrım gözetmeksizin uygulamalı ve korumalıyız. Bakınız
Savaşlara harcayacak paramız var ama insanları doyuracak paramız yok öyle mi!?
Terörizm sorunu ortadan kaldırılmak isteniyorsa en büyük savaş cehalete karşı verilmeli. Cehalet insanların radikalleşmesinde, manipüle edilmesinde ve şiddete yönelmesinde en önemli etkenlerden.
Teröre karşı mücadele verirken güvenlik boyutunu ihmal etmeden, iç politikada insan haklarına, demokrasiye, çoğulculuğa, hukukun üstünlüğüne önem verirken; ülkenizi dış kaynaklı terörün hedefi hâline getirmemek için de, uluslararası hukuka saygılı, rasyonel, ülke menfaatlerini ön plana çıkaran, gücünüzün sınırlarını bildiğiniz, barışçı ve ilkeli bir dış politika izlemeniz şart.
Terörün dini/mezhebi/ırkı/ideolojisi yoktur. Her gruptan, her gruba yönelebilir. Önemli olan farklılıklarımıza karşın, teröre/şiddete karşı sözde değil, hakikaten bir ve beraber olmak...
Görsel: Fransa'daki Charlie Hebdo saldırısından sonra Paris'te 1.5 milyondan fazla kişi toplanmıştı.
Ankara'da gerçekleşen mel'un saldırıda hayatını kaybeden yurttaşlarımıza rahmet, yakınlarına sabır ve başsağlığı diliyorum...