Bütün bunların sonucunda bu belgenin sahte bir belge olduğuna kanaat etmemizde hiçbir mahsur görülmemektedir.
Belge, Osmanlı'dan çok sonra 1980-90'lı yıllarda kullanılan bir Türkçe ile kaleme alınmıştır. Bunun yanında belgedeki el yazısı bir Osmanlı katibinin el yazısına hiç benzememektedir. Burada sadece bir kısmını gösterdiğimiz hatalar sebebiyetiyle de belgenin birileri tarafından kasten ve bazı amaçlara hizmet etmesi sebebiyle üretildiği çok açık bir şekilde ortadadır.
Esasen günümüzde, Osmanlı dönemine istinat eden birçok sahte belge mevcuttur. Bu belgelerin ekseriyetini, örneğin sahte tapular gibi, maddi amaçla üretilen birtakım vesikalar oluşturmaktadır. Günümüzde böyle bir tapu ile hak iddia edilince, mahkemeler bu belgeleri bilirkişi olarak tarihçilere inceletmektedirler.
Tarihçiler sahte bir belgeyi eninde sonunda, mutlaka fark etmektedirler. Mürekkebin kimyasından tutun kağıdın cinsine kadar birçok unsuru bir araya getirmek imkansız olduğundan bu sahte belgeler mutlaka ortaya çıkartılmakta ve özetle yalancının mumu yatsıya kadar yanmaktadır.
Biz burada elimizden geldiğince, bu belgenin bütün detaylarını objektif bir şekilde ortaya koymaya gayret gösterdik. Vatandaşlarımızın bilhassa mevzu bahis tarih olunca, böyle iddialara daima şüphe ile yaklaşmalarını tavsiye ederiz.
Hayır, babası belli olmasa ne olacak amk? Bi anda herkes koyun olup hüloooğ diye bağırıp otlak alanlara mı koşacak?
Ya okadar iftira, çamur ve pisliklerine rağmen her 10 Kasımda bayrak sopası gibi bu adamın huzurna çıkıp yamuluyorsunuz ya, işte benim için kızgın kumlardan serin sulara dalış böyle birşey oluyor. İşte bu yüzden de bende ki Atatürk'ü yıkamazsınız. Anası babası kim oldğu belli olmayan en az 100 millet vekili mecliste birazda onlar için endişelensek mi dicem ama adı üstünde o.çocuğu gerek yok.
Atatürkü deviremezsiniz gücünüz yetmez, böyle sahtekarlıklarınız da ortaya çıkar elbet, araştırın bakın Atatürke iftira atanların hepsinin bir pisliği vardır çocuk tacizciliği vs