Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) Başkanı ve Adalet Bakanı Kenan İpek, yaptığı yazılı açıklamada, İstanbul 32. Asliye Ceza Mahkemesinin 'paralel yapı' soruşturmaları kapsamında tutuklu bulunan kişilerin tahliyesine yönelik kararının arından, HSYK Teftiş Kurulu Başkanlığı tarafından denetim amacıyla 2 başmüfettişin görevlendirildiğini, denetim kapsamındaki inceleme ve soruşturma yetkilerine istinaden olaya el konulduğunu bildirdi.
İpek, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosunca 'silahlı terör örgütü kurma ve yönetme' suçundan yürütülen bir soruşturma kapsamında, İstanbul 32. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından şüphelilerin tahliyesine karar verildiğini anımsattı.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yapılan basın açıklamasında, olayın gelişimi hakkında kamuoyunun bilgilendirildiğini belirten İpek, 10. Sulh Ceza Hakimliğinin olayın akabinde verdiği karar gerekçesinde de açıkça, 'kararın görevsiz ve yetkisiz mahkemeler tarafından, usul hükümleri hiçe sayılarak verildiği ve yok hükmünde olduğu' gerçeğine dikkat çekildiğini belirtti.
Söz konusu karar ve basın açıklamasından, İstanbul 29. ve 32. Asliye ceza mahkemelerinin, hakimin reddi ve tahliye talepleri üzerine, soruşturma dosyalarını temin etmeden, şüpheliler hakkındaki isnat ve delilleri incelemeden, talep dilekçeleri üzerine işlem tesis ettiklerinin anlaşıldığını aktaran İpek, 'Bu gelişmeler üzerine, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Teftiş Kurulu Başkanlığı tarafından denetim amacıyla görevlendirilen 2 başmüfettiş, denetim kapsamındaki inceleme ve soruşturma yetkilerine istinaden olaya el koymuşlardır. Kurul başmüfettişlerinin 29 ve 32. asliye ceza mahkemelerindeki incelemeleri halen devam etmektedir' ifadelerine yer verdi.
İpek, açıklamasında şunları kaydetti:
'Hiçbir kimse veya organın, kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisini kullanamayacağı anayasamızın 6'ncı maddesinin amir hükmüdür. Anayasanın bu açık hükmünü, görev ve yetkiye ilişkin usul hükümlerini hiçe saymayı yargısal faaliyet olarak nitelendirmek, yargı görevi yapanların suç işleme imtiyazının kabulü anlamına gelir. Hukuka aykırı karar ve işlem yapanların, bu fiil ve eylemlerinin hukuki bir sonucu bulunduğu kuşkusuzdur. Görevsiz ve yetkisiz mahkemeler eliyle ülkemizde bir hukuk kaosu yaratma girişimi olan bu son gelişme, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca yargıdaki paralel yapılanmayla ilgili alınan inceleme kararının isabetini göstermektedir. Millet adına kullanılan yargı yetkisi, hukukun, öznel yorumlarla hiçbir grubun zimmetine geçirilmesi anlamına gelmemelidir. Ülkemizdeki hukuk güvenliğini bozacak şekilde, örgütlü ve sistemli biçimde yargı yetkisinin yasa dışı çıkar ve amaçlar doğrultusunda kullanılması, hukuk çerçevesinde hak ettiği karşılığı mutlaka bulacaktır. Kamu düzeni, hukuk güvenliği ve toplumsal huzuru bozmaya yönelen her türlü girişim, başarısızlıkla sonuçlanacaktır.'