Çocukların anne ve babalarına koşulsuz şartsız güvenebilmeleri gerekir. Ancak öyle ebeveynler var ki 'Böylesi düşman başına!' dememek elde değil. Genie Wiley'nin babası da onlardan biri... Bu iç karartıcı yaşam öyküsüne hazırsanız gelin, zavallı Genie Wiley'nin hikâyesine beraber bakalım.
1957 senesinde dünyaya gelen Genie Wiley'nin asıl ismi Susan. Henüz 20 aylıkken babası Clark Wiley tarafından içinde sadece beşik olan karanlık bir odaya hapsedilmiş, ailesiyle ve dış dünyayla iletişimi tamamen kesilmiş. Genie, toplamda sadece 15-20 civarında sözcüğe maruz kalmış. Dolayısıyla hiçbir dil yetisine de sahip değilmiş. Böylesi trajik bir durumun insan beyninde nasıl etkiler bırakacağını hayal bile etmek mümkün değil.
Baba ve onun sözünden çıkmayan anne, istismar mağduru kızı odaya tıktıkları günden itibaren ona deli gömleğine benzer bir kıyafet giydirmişler. Bu yüzden kızcağız ellerini ve ayaklarını kullanamaz hâldeymiş. Zalim baba, Genie 13 yaşına geldiğinde hâlâ ölmemiş olursa onu serbest bırakacağına dair eşine söz verse de tabii ki böyle bir şey yapmamış. Nitekim ses çıkardığı anda dayağa maruz kalan Genie, 13 yaşına kadar beşiğe bağlı vaziyette hayatta kalmayı başarabilmiş.
Acımasız babanın söz verdiği gibi 13 yaşına gelen kızı serbest bırakmamasından dolayı Genie'nin yarı görme engelli annesi artık dayanamamış ve eşiyle büyük bir kavgaya girmiş. Bu kavganın sonucunda da evden kaçmış.
12 yıllık bir izolasyonun etkilerine baktığımızda Genie'nin dil öğrenememesi hafif bile kalıyor. Kızcağız o kadar yetersiz beslenmiş ve hareketsiz yaşamış ki odadan çıktığında motor kaslarını kullanamaz hâldeymiş. Hatta motor kaslarından öte normal kaslarını bile kullanamıyormuş. Senelerce süt lapasıyla beslenen kız, eğer yemeğini yavaş yerse Clark tabağı yüzüne boşaltıyormuş. Bu sebeple çiğnemenin ne olduğunu da hiçbir zaman öğrenememiş.
Genie Wiley'yi kurtardıktan sonra bir bebek gibi görünen ve o şekilde davranan kıza dil öğretmeye çalışmışlar fakat Genie kelimeleri öğrense bile dil bilgisini hiçbir zaman anlayamamış. Bunun nedeni ise bebekken tamamlanması gereken beyin gelişiminin eksik kalması.
Genie'nin babası evde ufacık bir ses duyduğu anda sinirden kendini kaybediyormuş. Hatta bu sebeple evde fısıltıyla konuşuluyormuş. Yazılanlara göre babası kızını zihinsel engelli sanıyormuş. Kendi kendine koyduğu bu tanıyı öne sürerek onu bir odaya sokup yıllarca çıkarmamış. Oysa kız engelli değilmiş.
Her ne kadar travmalarla dolu bir hayat yaşasa da Genie'nin yaşamı, insan psikolojisi için önemli adımlar atılmasına yardımcı olmuş. Genie uzmanlar tarafından ilk defa incelendiğinde ne yürüyebiliyor ne konuşabiliyormuş. Klinik kayıtlarına bakıldığında ilk başlarda ölü gibi görünen kız, ilerleyen kayıtlarda objektiflere gülümsemeye başlamış. 13 yıl süresince yetersiz beslendiği ve hareket etmediği için zayıf bir bünyeye ve kemik yapısına sahip olan Genie, yürümeyi öğrenirken epey zorlanmış tabii. Ancak zamanla kendine özgü bir yürüme stili geliştirmiş. Hatta ona has bu yürüme tarzına 'bunny walk' adı verilmiş.
Genie Wiley kurtarıldıktan sonra konuşmayı tam olarak öğrenemese bile maruz kaldığı travmalardan bazılarını anahtar sözcüklerle anlatabilmiş. Örneğin; yaşadıklarını anlatmak için yüze vurmak, tükürmek, baba kızgın, büyük odun, Genie ağlamak, baba kola vurmak, baba Genie'ye büyük odunla vurmak ve baba ölü gibi ifadeler kullanmış.
Hayatının 13 yılını korkunç koşullar altında geçiren Genie Wiley hâlâ hayatta ve 65 yaşında. Yaşamının en karanlık döneminde verdiği savaşı nasıl kazanabildiğini belki de hiçbir zaman bilemeyecek olsak da bildiğimiz tek bir şey var ki o da Genie Wiley'nin ne kadar güçlü bir savaşçı olduğu.
Sağlıklı bi insan nasıl delirtilir adlı çalışma!
Psikoloji okurken derste 6 hafta sirf bu konuyu gorduk, cunku cocuk gelisimi, davranissal gelisim, psikolojinin bircok alanini isaret eden bir durum. Dogru haber ama eksik.
en sonunda deli gömleği giyip Bakırköy'e gitmeyi düşünüyorum eminim oradaki insanlarla daha iyi gecinirim bir de o gömlekle beraber şarkı söyleyerek zıplamak istiyorum bence müq