Şanlıurfa'da kayıp olarak aranırken Menzil tarikatına bağlı Semerkand Vakfı'nın denetimindeki medresenin yanındaki ahırda asılı bulunan 12 yaşındaki Abdülbaki Dakak’ın ölümüyle ilgili şüphe doğuran pek çok nokta bulunuyor.
Abdülbaki Dakak’ın yatılı olarak kaldığı Beşat köyünde 200’e yakın hane yaşıyor. İddialara göre köyün yarısından fazlası Menzil Tarikatı mensubu. Tarımla uğraşan köylüler zekat diye buğdaylarının, pamuklarının bir kısmını tarikata bağışlıyor. Köyde, tarikata bağlı medresede yatılı kalan çocukların yeme, içme gibi giderleri de alınan bu ‘zekatlardan’ karşılanıyor.
Evrensel'den Orhan Kurul'un haberine göre, Şanlıurfa'nın yerel Kulis TV Haber Sitesi Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Yetim, Abdülbaki’nin intihar ettiği iddia edilen yerde incelemelerde bulundu. Köyde gazeteci kimliğini saklamak zorunda kalan ve cemaate mensup biri gibi köyde incelemelerde bulunan Gazeteci Yetim incelemelerini sosyal medya hesaplarından da paylaştı. Şüpheli ölümün üzerine giden Yetim tehditler alıyor.
Yetim, Şanlıurfa'da tarikatlara, cemaatlere, tekkelere ait çokça yerin var olduğunu ve bu yerlerin denetimsiz olduğunu söyleyerek Dakak’ın intiharı için de gerekçelerini de sıralayarak “Yerinde de gördüğüm bu olayın intihar olabileceğini düşünmüyorum” dedi.
'12 yaşında bir çocuk nasıl bir ruh hali içerisine girdi ki ölümü tercih etti?' ifadelerini kullanan Yetim “Asılmış olduğu ahırı gördüm. Benim bile ellerim zor yetişti. O yüzden intihar etmiş olabileceğine inanmıyorum. 12 yaşındaki bir çocuğun aklından intiharın geçeceğini düşünmüyorum. Otopsi raporu daha çıkmadı. Ön otopside cinsel istismar çıkmadı. Ancak Valiliğin yaptığı açıklamada intihar denildi” diye konuştu.
Dakak’ın annesi, babası, amcası, dayısı ile görüştüğünü ve ailenin hiç kimseden şikayetçi olmayacaklarını söylediklerini belirten Yetim, ailenin 'Allah verdi, Allah aldı' kaderci yaklaşımdan kaynaklı şikayetçi olmayacaklarını kendisine ilettiklerini söyledi.
Ailenin, kendisine karşı serzenişte bulunduğunu, hakaret ettiğini söyleyen Yetim “Ben acılarına veriyorum. Ancak bir gazeteci olarak bu işin peşini bırakmayacağım. Çünkü ben yerinde de gördüğüm bu olayın intihar olabileceğini düşünmüyorum” dedi.
Şanlıurfa Barosu da olayı yakından takip ediyor. Bir heyet olayın yaşandığı köyde incelemelerde bulunmuş ve Baro Başkanı Avukat Abdullah Öncel, izlenimler doğrultusunda savcı ve başsavcı ile çeşitli görüşmeler de gerçekleştirmiş.
Olayı yakından takip edeceklerini söyleyen Öncel 12 yaşındaki bir çocuğun intiharının başlı başlına bir kuşkuya sebep olduğunu söyleyerek “Çocuğun kendini astığını iddia eden kablo oraya yabancı bir madde. Kafamızda oturmayan çok şey var' diye konuştu.
Baro heyetinin bölgede yaptıkları gözlemlerden hareketle, çocukların yatılı olarak kaldığı yerde insani yaşam koşullarının olmadığını söyleyen Öncel “İlkel, derme çatma bir yer” dedi.
Dakak’ın kardeşi AA’ya verdiği röportajda “Kardeşimi bir türlü bulamıyoruz. Komşular çıktığını görmüş ama nereye gittiğini gören duyan yok” diyor. Ancak cenaze 90-100 km uzaklıkta başka bir yerde bulunuyor. AA’ya verilen bu röportaj ‘Nasıl olsa bulunur’ rahatlığından hareketle tarikatın çalışması açığa çıkmasın diye mi verildi, bu yüzden mi yayımlandı?
Ortalama 200 hanenin yaşadığı Beşat köyünde yıllardır varlığını sürdüren ve valilik tarafından ‘kaçak’ denilen bu medresenin faaliyetlerine neden göz yumuldu?
Abdülbaki Dakak 12 yaşında bir çocuk, ortalama 1 metre 90 cm’lik yüksekliğe nasıl elektrik kablosunu astı? Elektrik kablosunu nereden buldu?
İntihar ettiğini varsayarsak Abdülbaki’yi intihara sürükleyen olaylar neler? Nasıl bir zorbalıkla karşı karşıya kaldı? Abdülbaki’yle beraber kalan diğer 19 çocuğun ifadesi alındı mı?
Urfa’da tarikatlara bağlı, ‘kaçak’ kaç yer var? Tarikatlara bağlı bu kaçak yapılar kapatılacak mı?
Mısır'dayım buradaki insanlar hiç kaba olmayan tabirle peygamber dönemindeki gibi yaşıyorlar. Babası doktor olan bir çalışanımızın arkadaşının abisi öldü 35 yaşında sebebi bilinmiyor. 35 yaşında bir insan durup dururken ölmek kalp vb. bir hastalığı vardır diyoruz.. Babası doktor olduğu halde Allah verdi Allah aldı diyor ve konu kapanıyor. İşimizi yapan taşeron firmanın elemanı çalışırken düştü öldü gayet normal karşılandı Allah verdi Allah aldı. Dünyada geri kalmışlıkta Şanlıurfa 1, Mısır 2. Velhasıl herhangi bir canlının değeri olmayan, kör sağır bir güruhta ne bir şey iddia edebilirsin hatta suçlu olursun. Çok üzücü ama bundan da bir şey çıkmayacak.
Yıllar önce Van'da beşinci sınıfa giden küçük bir kız çocuğu ahırda yine böyle elektrik kablosuyla asılı bulunmuştu. Babası hapisten çıkalı bir hafta olmuştu ve kolunda ölümümde babamın suçu yoktur yazıyordu sonuç intihar denilerek konu kapandı umarım bu da öyle olmaz.
Benim de kafama oturmayan çok şey var. Örneğin nerede bu aile kurumunu öne sürüp milletin hayatına karışmayı görev edinmiş şeyler?