Zorlu doğa koşullarının, sağlık kaygılarının ve dini ritüellerin mecbur kıldığı, duyulduğunda insanı ürküten, bu işlemi yapan kişilerin ruh hallerini sorgulatan Tibetli budistlerin ölülerini gömme biçimi hakkında, çok da detaya girmeyen bilgiler.
Zorlu doğa koşullarının, sağlık kaygılarının ve dini ritüellerin mecbur kıldığı, duyulduğunda insanı ürküten, bu işlemi yapan kişilerin ruh hallerini sorgulatan Tibetli budistlerin ölülerini gömme biçimi hakkında, çok da detaya girmeyen bilgiler.
Tibet’te düzenlenen bir defin biçimi olan gökyüzü defni, coğrafi koşullar gereği insan bedeninin öldükten sonra parçalanarak tekrar doğaya sunulması ve yaşamsal döngüye karışmasını sembolize ediyor.
Sonuçta toprağa gömülmek de toprağa karışmak için yapılıyor, kurtçuklara yem oluyor, tekrar döngünün bir parçası oluyoruz. Gökyüzü defninde ise aracımız toprak değil, akbabalar.
Yüksek rakımlarda yaşadıklarından, ölülerini yakmak gibi bir adetleri olmadığı için, olsa bile yakmaya odun, kömür temin edemediklerinden, toprağı ölüyü gömmek için yeteri kadar derin kazmanın çok güç olmasından, bulaşıcı hastalık riskinin olmasından dolayı bu yöntem uygulanır.
Ancak onların da bu duruma alıştığı söylenemez:
'Çok kez gökyüzü defni yaptım. fakat hala, bunu yapabilmek için viskiye ihtiyaç duyuyorum...'
Aile üyeleri dualarını ettikten sonra, olacaklara şahit olmamak için bölgeden ayrılır ve iş definciye kalır. Akbabaların işlerini kolaylaştırmak için beden üzerinde çalışmak, işlemin sonuna kadar devam etmesini sağlamak defincinin işidir.
Geride hiçbir parça kalmaması önemli.
Böylece ruhun bedenden daha kolay ayrılacağı düşünülüyor.
Uçuruma yakın olması, evlerden uzak olması, yüksek bir yerde olması tercih ediliyor.
Çin işgalinden sonra otuz yıl boyunca yasaklı olan gökyüzü defni, ancak 1980’lerde tekrar serbest bırakıldı.