Bazen tesadüfen görürsünüz yol tabelalarını bazen de günlerce araştırırsınız gideceğiniz yeri. Şimdiye kadar yaptığım gezilerden öğrendiğim “Burası nasıl bir yer acaba?” deyip rotayı o yöne çevirdiğim yerlerin gizli kalmış cennetler olması.
Bazen tesadüfen görürsünüz yol tabelalarını bazen de günlerce araştırırsınız gideceğiniz yeri. Şimdiye kadar yaptığım gezilerden öğrendiğim “Burası nasıl bir yer acaba?” deyip rotayı o yöne çevirdiğim yerlerin gizli kalmış cennetler olması.
Bir İngiliz gazetesinin yüzden fazla seyahat acentesi arasında yaptığı araştırmada Patara tam sayfa olarak yayımlandı.
Fransa, Yunanistan, Tayland, Karayipler, Kenya ve Avustralya’daki bir çok sahili geride bırakan Patara aynı zamanda ilklerin ve enlerin olduğu antik kent. Dünyanın en güzel plajı, Akdeniz’in en temiz noktası, dünyanın ilk meclis binasının içinde bulunduran yer, dünyanın en eski deniz fenerinin bulunduğu yer, Türkiye’nin en uzun plajı gibi…
Asfalt yolu takip ederek önce yerleşim yeri ile karşılaşıyorsunuz. Burada görebileceğiniz en güzel şey, yerleşim yerinin antik kent kalıntılarının arasında sıkışmış olması. Doğal güzellikler hiç bozulmamış. Ardından Roma Zafer Takını, kutsal alanları ve eski hamamları görürsünüz sırasıyla. Yamaca doğru yaklaştıkça Patara tiyatrosu karşılar sizi. 10.000 kişilik tiyatronun birçok bölümü kumlar altında kalmıştır ve bölgede kazı çalışmaları halen devam etmektedir. Hristiyanlarca önemli sayılan yerlerden biri olan Patara, Noel Baba olarak bilinen Saint Nicholas’ın da doğduğu yer olarak biliniyor.
Öyle ki tabelalarda bile “19.00-08.00 saatleri arasında kaplumbağaların kullanım alanıdır, plaja girilmez” yazısı esprili olduğu kadar da önemli.
Ben planlamadan gittiğim için çok fazla zaman geçiremedim Patara’da. Ama en önemli saatlerini yakalamış olmam büyük şanstı. Güneşin battığı saatler…
Beyaz lüle taşlarıyla dolu kum tepecikleri insanın içini kıpır kıpır yapıyor. Nereye gideceğini bilmeden koşmak istiyorsun.
Pudra üzerinde, yer çekimsiz ortamda yürümek gibi bir şey.
İlkbaharda bile denize girebileceğiniz, çevre kirliliğiyle henüz tanışmamış ( ki umarım hiçbir zaman tanışmaz) bu huzurlu yer, çocuklarınızın da keyifle oynayıp, eski roma kalıntılarının üzerine kumdan kaleler yapabileceği muhteşem doğa harikası.
Sessizlikte, gerçekleşemeyecek hayallerinizin bile olabileceğini hissedeceksiniz.
Çadır kamplarının keyifli yanlarından biri akşamları sıcak şarap partilerine ev
sahipliği yapması.
On beş bin yıllık kayaların kum taneciğine dönüşürken sabrını ve sırrını, uçsuz
bucaksız sahilini, sessizliğin aslında çığlık attığını görmeden, duymadan dönmeyin!