Orta Asya'dan göçle gelenler 1100'lü yıllarda 'Danişmentname'yi yazmışlardı ancak içerisinde Türk olduklarına dair bir kelime bile yok.
Orta Asya'dan göçle gelenler 1100'lü yıllarda 'Danişmentname'yi yazmışlardı ancak içerisinde Türk olduklarına dair bir kelime bile yok.
Bu savaş sonrasında Anadolu'nun Türkleştiği ve kültürel olarak bugün de izlerini hissettiğimiz her şeyin oluşmaya başladığını da biliriz. Daha doğrusu tarih kitapları bunu söylüyor. Peki güncel bilgi ve araştırmalara baktığımız zaman bu bilgilerin tartışmalı olduğunu söylesek?
Gelin, bu alternatif tarih neler diyormuş bir bakalım.
Bu çalışmaların sonucu olarak kişilerin dünyanın hangi bölgesindeki genetik kodlara sahip olduğu, çok tutarlı oranlarla ortaya çıkarılabiliyor. Yani hayatında hiç Fransa'ya gitmemiş birinin genetik haritasında yüksek oranda 'Fransızlık' olabiliyor. Bu kontrol edebileceğimiz ya da değiştirebileceğimiz bir şey değil.
Dikkatli bakıldığında görüyoruz ki Anadolu'da doğup büyüyen Türkler, yani bizler genetik olarak bağımsız, özgün bir haplogruba sahibiz. Araştırmaya göre Orta Asya'yla olan köksel ortaklığımız yüzde onu bile bulmuyor, Ermenilerin dahil olduğu genetik kökle olan bağımız çok daha fazla. Bir baskın kök de Kuzey Afrika ile Arabistan bölgesinden geliyor.
Slav ırkıyla büyük bir benzerliğimiz var, zaten Anadolu'nun bazı bölgelerinde bunu çok net hissediyoruz. İtalya, Almanya bölgesinin bizimle olan oransal benzerliği de Orta Asya genlerinden dört kat fazla.
Antropoloji profesörü Timuçin Binder de araştırmaları ışığında bu tezi doğruluyor. Genetik araştırmalara göre Binder diyor ki; Türkiye'de yaşayan insanların çoğunluğu 40 bin yıl önce de burada yaşıyordu. Türkler 1071 yılında Anadolu'ya gelmedi, bu topraklara aitler. Orta Asya'dan geldiği söylenenler Anadolulu.
Tarih öncesi dönemden bu yana genetik olarak benzersiz yapıyı korumuş Anadolu halkı arasına Orta Asya'dan göçle katılanların sayısı yüzde 10-15 civarında. Göç edenler de nüfus yapısını değiştirmekten uzak, buraya geldikten sonra Anadolu'da genetik yapılarını yitirmişler. Tabii Binder şunu da not düşüyor; Gelenler Türk mü, İranlı mı veya Afgan mı, bunu nasıl bileceğiz?
Yani iki yüz yıl önce ortaya çıkmış Türklük kavramı bir yana Anadolu'da yaşayanların tarihi çok eski. Hal böyleyken herkese Türk demek de güç, hatta Uygurlar'a biz Türk diyoruz ancak onlar kendilerine Türk demiyor.
Tarihsel bir noktadan bakalım, Orta Asya'dan göçle gelenler 1100'lü yıllarda 'Danişmentname'yi yazmışlardı ancak içerisinde Türk olduklarına dair bir kelime bile yok.
Araştırmalar ve antropolog Timuçin Binder böyle söylüyor, siz bu alternatif tarih hakkında ne düşünüyorsunuz?
neresinden tutsam elimde kalıyor bu makalemsi. 1) Uygurlar kendilerine Türk der, yaşadıkları bölgenin resmi adı da 'East Turkestan' dır. 2) Türklük kavramının 200 yıl önce ortaya çıktığını iddia etmek cahillik değil artık art niyetliliktir, 2000 yıllık Çin kaynaklarından orta çağ avrupasına kadar kabile ve millet adı olarak süregelmiştir Türk adı bkz:"mamma li turchi". Neyse bu Timuçin anladığım kadarıyla pek makbul bir akademisyen değil zaten ama siz de her duyduğunuza inanmayın lütfen.
İstanbul'da Tüyap Kitap Fuarında stantları gezerken bir masada genellikle Ermeni (sözde) soykırımı ve "Kürt katliamları"yla ilgili yayın yapan bir yayınevi gördüm (ismini hatırlamıyorum şu anda ama bugün gitsem yine aynı yerde bulacağıma neredeyse eminim). Orada bir kitap dikkatimi çekti. Kısaca bir göz gezdirdiğim kadarıyla kitabın derdi "Anadolu'ya hiçbir zaman Türkler göç etmedi, göçenler Oğuz isimli ayrı bir ırktı. Türkçe değil Oğuzca konuşuyorlardı ama faşist Mustafa Kemal dil devrimiyle onlara Türkçeyi zorla dayattı, onları zorla Türkleştirdi. Tıpkı Kürtler ve Ermeniler gibi zavallı Oğuzlar da bu Anadolu'ya hiç göç etmemiş Türk faşizminin kurbanı oldu" düşüncesini ispatlamaktı. O zaman görünce çok gülmüştüm, şimdi düşününce daha çok gülüyorum.
O kadar aptalca bir yazıydı ki.