100 Yıl Önce Hollanda Sömürgesiyken Şimdi Türkiye'yi Geride Bırakan Endonezya'nın İbretlik Kalkınma Hikâyesi

Bir aralar ekonomide Güney Kore'yle kıyas modaydı, hatırlar mısınız? 30 yıl önce aynı noktadan başladığımız GSMH yarışında şimdi onlar bizi sollayıp geçtiği için hayıflanıp dururduk. Şimdi Kore'nin yerini biraz da üzüntü yaratarak alan bir örnek daha var ve bu örnek artık bir şeyler yapmamız gerektiğini gösteriyor.

Vaktiyle çeşitli ülkelerin sömürgesiydi Endonezya ve bağımsızlığını kazandıktan sonra da her şey güllük gülistanlık olmadı.

Masmavi gökyüzünün altındaki bu manzaraya aldanmayın, sadece son 20 yılda iç savaş, tsunami, yanardağ patlaması, ülkenin yarısını etkileyen bir depremle boğuşan bir ülkeden bahsediyoruz.

Yani ortada Güney Kore gibi müreffeh bir toplum yok.

Sağlık hizmetleri konusunda da, ortalama eğitim süresi konusunda da Türkiye'nin gerisinde. Kişi başı gelir açısından bakalım, Türkiye 10 bin doların biraz üzerinde, Endonezya halen 4 bin dolar civarında. Yani lafı uzatmayalım, bir gelişmişlik sıralaması yapacak olursak Türkiye, Endonezya'nın her daim üstünde yer alıyor.

Daha doğrusu, alıyordu. Son birkaç yılda işler tersine döndü.

Bu grafiğe bir bakalım, özellikle de grafiğin sağ kısmına.

Grafikte dünyanın hatırı sayılır seviyedeki üretim merkezlerinin 1970-2016 arasında nasıl değiştiğini görüyoruz.

Grafik 2016'ya dek geliyor ve günümüze yaklaştıkça Endonezya’nın üretim oranlarını baz alacak olursak, Türkiye’yi seri biçimde geride bırakışını görüyoruz. Endonezya bir küresel üretim merkezi olarak kuvvetlenirken, bu süre zarfında Türkiye'nin gerileyişini de görüyoruz.

Bu ölçümler artık yeni dünyanın denklemleriyle pek uyuşmuyor, o yüzden biraz daha güncel bir dille konuşalım.

Girişimcilik ekosisteminde sık kullanılan 'unicorn' tabirini duymuşsunuzdur. Bu sıfatı taşıyabilen girişimlerin özelliğiyse değerlerinin 1 milyar dolar veya daha fazla olması. 

Türkiye'de girişimcilik ekosistemi yükselişte olsa da şimdilik bir unicorn yok. 

Endonezya'da unicorn var mı? Var. Hem de bir tane de değil, üç tane.

theaseanpost.com

Endonezya’da değerlemesi 1 milyar doların üzerinde 3 adet girişim var ve resmi kayıtlara göre Türkiye’deki aktif girişim sayısı 356, Endonezya’da ise 1925. Girişim sayısıyla gelişmişliği ölçebilir miyiz? Modern dünyada devletler kadar kuvvetli girişimlerden bahsedebildiğimize göre girişimciliğin önemini görmek pek de zor değil.

Peki sayılara bakıldığında Endonezya'yı sollayan Türkiye, veriler dünyasından gerçekliğe ayak bastığımızda neden bir adım geride kalıyor? Olası bir yanıtın yönetimsel olduğu tartışılıyor.

Ekonomik analizleriyle akıllardaki soru işaretlerini gideren Prof. Dr. Güven Sak geçtiğimiz yıl şöyle bir tespitte bulunmuştu:

Kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s, 8 Şubat 2017’de, Endonezya’nın notunu değiştirmedi ama görünümünü durağandan pozitife çevirdi. Aynı Moody’s 17 Mart 2017 tarihinde rutin bir işlem olarak Türkiye’nin notunu değiştirmedi ama görünümünü durağandan negatife çevirdi.

Tahminleri ve komplo teorilerini bir kenara bırakarak Moody's'in neden bu tip bir notlamaya gittiğini araştırdığımızda ilginç bir sonuçla karşılaşıyoruz.

Yine Güven Sak'ın yazısına dönersek, özetle şunları söylüyor ünlü profesör:

'Moody's diyor ki, Endonezya’nın negatif görünümüne sebep olan yapısal kısıtlar yavaş yavaş ortadan kalkıyor, bu yüzden notları pozitife kaydırıldı. Türkiye'nin notunun negatife evrilmesi de benzer bir Moody's yorumuyla açıklanıyor. Kuruluşa göre Türkiye’de kurumsal sorunlar, dış kırılganlığın artışı ve büyümedeki yavaşlama bizi Endonezya'nın gerisinde bırakıyor.'

Peki tüm açıklama bundan mı ibaret? Pek değil. Burada eleştiri oklarını biraz da kendimize yöneltmek gerekiyor.

Türkiye'den daha iyi şartlara sahip olmayan bir ülkede, pek de parlak olmayan bir ortamda girişimler atılım yaparak bir adım öne çıkabilirken bizim dertlerimiz biraz daha farklı. Endonezya'da bu başarıya öncü olan kişiler geleceğe dair umutlarını kendileri yaratırken biz mevcut durumdan yakınmakla yetiniyoruz ve yeni bir yeteneğe yoğunlaşmaktansa bir YouTube videosu daha izlemeyi tercih edebiliyoruz.

Ne dersiniz, girişimler haritasını yepyeni fikirlerle doldurmamız yakın mıdır?

Bence de yakın, tek gereken biraz daha çalışmak aslında.

Popüler İçerikler

'Skibidi Bop' Şarkısıyla Dans Ederek Çiftçi Hayatından Milyoner Hayatına Adım Atan 'Göbek Reis' Aslında Kim?
İdeal Evlilik Yaşı Tartışması Aldı Başını Gitti "Çağımız 30 Yaşından Önceki Evliliği Taşıyamaz"
Avukatı Doğruladı: Tutukluluğunun Devam Etmesini Kaldıramayan Dilan Polat İntihara Kalkıştı!
YORUMLAR
28.12.2018

yazı "üretmek" diyor..adam "havaalanı yaptık" diyor.. neden gerideyiz anladınız mı ? üretmek kelimesinin anlamı henüz bilinmediği için..

27.12.2018

"adam" zamanında çıktı, "üretim" dedi, "endüstri v.4" dedi. kimse anlamadı. "kendi arabamızı üretmektense yazılıma yöneleceğiz, yeni dünya trendi ve kazanç sağlayacak sektör yazılımdır" dedi, anlamayanlar "yuhaladı". tüketime dayalı büyüme rakamlarına bakıp "ooo ehonomimiz çoh eyi çoh büyüyo yeaaa" dediler. sonra niye geri kaldık. kalırız tabii. çok normal.

28.12.2018

Abi yok cidden biz okuduğumuzu bile anlamıyoruz. Ya da başlığıa bakıp direk yoruma geliyoruz. Aşağıda kaç tane idrak özürlü halen yalan haber, yok nasıl olur köprü havaalanı yazmış. Bunun hikayesi KALKINMA bak adamlar bu kadar hızlı kalkınıyor diyor yazıda, nereden nereye geldiler ve birkaç seneye kadar sollayacak diyor. Tıpkı Güney Kore gibi ... Yıllar önce kat ve kat gerimizde olan ülke bu yukarıdaki gibi işler sayesinde Türkiye'yi solladı. Of of kendi dilini anlamada bile sonlarda olan bir ülke insanından çok şey bekliyoruz maalesef.

TÜM YORUMLARI OKU (30)