“Onun için canını vermeye hazır olanların yanında onun adını anmaktan imtina edenlerle beraber. Cumhuriyetin bütün nimetlerinden faydalanıp, onu yok etmeye çalışıyorlar.
Bir yanda yüz yıl önce Anayasaya Cumhuriyet yazdırmak için ömrünü feda edenler, diğer yanda bugün onu yok etmeye çalışan, bugün Türkiye Yüzyılı masalına herkesi inandırmaya çalışanlar...
Peki tüm bunlar olurken sen neredesin?
Bildin mi yüz yıl önce bugünkü cumhuriyetinin değerini?
Özgürlük kelimesinin anlamını kavrayabildin mi gerçekten?
Kula kulluk etmediğin için şükrettin mi yaradana?
Koskoca ülken Araplar için darphane, Bulgarlar için AVM, Suriyeliler için doğumhane, bizim için tımarhaneye dönüştürülmeye çalışırken sen neredesin?
Tabelalardan Türkiye Cumhuriyeti ibaresi sökülürken, Milli Marşını kağıda bakmadan okuyamayan ya da milli marş okunurken ayağa kalkmaya tenezzül etmeyen bir güruh, gencecik kadın sporcuları yaftalayıp millilikten söz ederken sen neredesin?
Cumhuriyetin göz bebeği fabrikaların bir bir yabancılara satılırken, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı herkese çerez gibi dağıtılırken, yabancılar ülkende imtiyazlarla sefa sürerken, parası olan her şeye hüküm verirken, memurun, doktorun, işçin öğretmenin, kendi ülkesinde ikinci sınıf vatandaş muamelesi görürken ve en önemlisi, “Geleceğim” dediğin gençler umutsuzca ülkeden gitmenin yollarını ararken sen nerdesin?”
Aşağı yukarı 10 sene sonra Suriye sınırındaki illerde Türkler azınlıkta kalmaya başladığı zaman görürsünüz yapılmayan siyasetin sonuçlarını.
kralicem ya, her cumlesi dogru. sen git siyasetini disarida yap jelibon. emin ol okul disi bir yerde yapsa bu sefer kadin olmasini asagilarsiniz. kin ve dusmanlikmismis aynen aynen.
Az bile demiş, çoğu memur ve kamu görevlisi de bu yüzden fikirlerini dile getirmek yerine ya içinde tutuyor ya da evinde veya bir yerde saydırıyor.