100 Kişiyi Galadan Kaçıracak Kadar İğrenç ve Rahatsız Edici Sahneleriyle 'The House That Jack Built' Seyirciyi Çıldırttı!

Cannes'da prömiyer yapan filmin yönetmeni ve senaristi zaten oldukça tartışmalı bir sanatçı. Bir yandan hayran kitlesini gitgide büyüten, bir yandan da psikopatlıkla suçlanan biri. Filmi de seyirciyi ikiye bölmüş ama bir tarafı epey kusturmuş gibi.

Lars von Trier Danimarkalı bir film yönetmeni ve senarist. 40 yıldır bu işi yapıyor. Ödüllü ama sürekli tartışmalara açık işler yapan skandal bir sanatçı.

2011'de Cannes Film Festivali'nde Hitler'i anladığını ve ona sempati beslediğini söyledikten sonra katılımı yasaklanmıştı. Bir gariplik söz konusu yani.

Bir yandan da Dogville, Melankoli, Deccal, Karanlıkta Dans ve Dalgaları Aşmak gibi filmlerinden sonra tarzına aşık olanlar var. Orjinal olduğunu itiraf etmek lazım.

Hatta şu meşhur 'Nymph(o)maniac' filminin de yönetmeni kendisi. Tartışmalı olmayan hiçbir işe kalkışmıyor galiba.

Alkol bağımlılığı da uç noktada. Bırakmaya çalıştığında anksiyete krizleri geçiriyormuş kendisi. Son filmi 'The House That Jack Built' de bu sorununun dolup taştığı noktaya denk gelmiş.

Aslında 8 bölümlük bir mini dizi olarak planlanmış ama sonradan film olarak çekilmesine karar verilmiş.

Filmin isminin şöyle bir tekerlemesi var, uzayıp gidiyor:

İşte bu Jack'in yaptığı ev,

İşte bu Jack'in yaptığı evdeki peynir,

İşte bu Jack'in yaptığı evdeki peyniri yiyen fare,

İşte bu Jack'in yaptığı evdeki peyniri yiyen fareyi öldüren kedi,

İşte bu Jack'in yaptığı evdeki peyniri yiyen fareyi öldüren kediyi korkutan köpek,

İşte bu Jack'in yaptığı evdeki peyniri yiyen fareyi öldüren kediyi korkutan köpeği boynuzlayan boğa,

Filmin başrolü için Matt Dillon seçilmiş. Siyam Balığı, Crush (Çarpışma), The Outsiders (Dışlanmışlar) gibi filmlerin ünlü aktörü.

1970'li yıllarda geçen filmin mimar seri katilini canlandırıyor. Cinayetlerini bir sanat eseri olarak gören ağır psikopat bir adamın 12 yıllık cinayet geçmişini izliyoruz.

Kurbanlar arasında Uma Thurman, Riley Keough, Siobhan Fallon Hogan ve Sofie Gråbøl gibi oyuncuların canlandırdığı karakterler var.

Bu filmle Cannes'a dönmüş ama prömiyerinde 100 kişi dayanamayarak dışarı kaçmış. Kusanlar, fenalık geçirenler, neler neler...

İnanılmaz gaddar işkence ve aşağılama sahneleri yüzünden şiddet dozunu fazla ve hastalıklı bulup protesto ederek çıkanlar da var tabii.

Küçük bir çocukken ördeğin ayağını makasla kestiği sahne bile insana "Gerçeklik uğruna inşallah yapmamışlardır böyle bir şey" dedirtiyor.

Bazıları ise kan ve şiddetin standart bir Amerikan korku filminden farkı olmadığını, psikolojik şiddetin gerçekten fazla rahatsız edici olduğunu söylüyor.

'Yapılmaması gereken', kusturan, iğrenç, provakatör bir film olduğunu düşünenlerin sayısı az değil. Yüreği dayanan izlesin.

Ama ünlü yönetmeni cesur ve başarılı bulan da çok fazla. Gerçekten tanıtımını izlediğinizde de kaliteli bir yönetmenlik ve derinlikli bir psikopat izleyeceğinizi anlıyorsunuz.

Hatta filmin sonunu çok beğenip şok içinde ayrılanlar ve oldukça başarılı bulanlar da olmuş.

Filmin konusunu ve türünü bilip gökkuşağı ve çiçekler beklemek hata tabii. Ama Cannes seyircisi koşarak kaçtıysa epey abartıya kaçılmış olabilir.

Filmin trailer'ını da şöyle bırakalım...

Popüler İçerikler

Türkiye Kaçıncı Sırada? Bir Ankete Göre En Güzel Kadınların Bulunduğu Ülkeler Açıklandı
İki Torunlu Mücevher Kralı 30 Yıllık Eşinden Genç Sevgilisi İçin Tek Celsede Boşandı
ATM’lerde 200 TL Krizi: Fatih Altaylı’dan 5 Bin Liralık Banknot Önerisi
YORUMLAR
16.05.2018

O ördeğin ayağı gerçekten kesildiyse bu film dünyanın en iyi filmi (!) bile olsa beş para etmez demektir. Böyle kendi işlerimize masum canlıları alet ediyoruz ya midem bulanıyor.

16.05.2018

Ruh sağlığımı niye bozayım aq

17.05.2018

Açıkçası böyle filmleri çekenlerin ve izleyenlerin ruhsal durumunu sağlıklı bulmuyorum. Bir insan gerçekçi bir vahşeti izlemekten keyif alabiliyorsa o insanda ruhsal sıkıntılar var demektir ve böyle insanların toplumda yer alması beni korkutuyor. İnsan böyle şeyleri sıklıkla gördükçe tepkisizleşir, bu normal bir durum değildir ve bunun gerçek hayata yansımaları olabilir. Böyle filmlerden keyif alanlar lütfen kendinizle bir yüzleşin!

17.05.2018

Kötü adam rollerinde oynadığı için Erol Taş'ı darp eden kafa.

TÜM YORUMLARI OKU (34)