Çoğu zaman görüp geçtiğimiz, bazen de geçerken tıngırdattığımız bu zilin kullanımı aslında çok eskiye dayanıyor. 10 yıllık turizm tecrübesiyle sektörü yakından tanıyan Alper Mutlu’nun anlattığı hikayeye göre; 19. yüzyılda otel misafirleri, ister lobide olsun ister odalarında, hizmet almak istediklerinde ellerinde küçük bir zil sallarlardı. Zil çaldığında, bu sese koşarak gelenler ise çoğunlukla erkek çocuklardı. İşte İngilizce’deki “Bell” (zil) ve “Boy” (erkek çocuk) kelimeleri birleşerek “BellBoy” terimi ortaya çıktı. Yani aslında BellBoy’un anlamı, “zile koşan çocuk.”
Zamanla bu kavram modernize oldu. Bazı otellerde “BellHop” ifadesi kullanılmaya başlandı. Daha da önemlisi, cinsiyet ayrımını ortadan kaldırmak için günümüzde pek çok yerde “Bell Attendant” ya da “Hotel Porter” terimleri tercih ediliyor. Yani o küçük zil, sadece otel lobilerinin sembolü olmakla kalmadı; aynı zamanda turizmin diline de yön verdi.
Bellboy olarak çalıştığım dönemde çok güzel bahşiş alıyordum, ne güzel günlerdi.