Çizgi romanlar birçoğumuz için gerçeklerden kaçışın en kolay yolu ve orada hayal gücümüzün ötesinde karakterlere ve olaylara tanık oluyoruz. Günümüzde çizgi romanlar artık televizyonlara, sinemalara aktarılmış olsa da, hala, birçoğumuzun ilgi odağı halinde. Bu içeriğimizde, gerçek hayattan uyarlanmış 10 çizgi roman karakterini sizler için derledik. İyi okumalar! :)
Marvel'ın Fantastik Dörtlü'sünün en uyumlu karakterlerinden olan Taş Adam, Jack Kirby ve Stan Lee tarafından yaratıldı. O zamana kadar mükemmel kahramanlara alışılmış olunduğundan Taş Adam, Kirby ve Lee'nin ilk mükemmel olmayan süper kahraman örneğiydi.
Normal ismi Ben Grimm olan Taş Adam, fiziksel görünümü nedeniyle kimliği biliniyor ve bu bilinme onun yaşamında birçok soruna yol açıyor ve bu nedenle de kahramanımız sürekli kaygılı ve kendini asla güvende hissetmiyor. Taş Adam'ın bütün bu durumlarının yaratıcılarından olan Jack Kirby'nin kendi hayatının fantastik dünyaya bir yansıması olduğunu biliyor muydunuz?
DC'nin en güçlü ve kötü kahramanlarından olan Darkseid, Apokolips gezegenini yöneten bir tanrı. Kendi devasa gücü ve ona sadık olan büyük ordusuyla, DC'nin en güçlü kahramanlarıyla birçok kere karşı karşıya geldi.
Jack Kirby'nin yarattığı bir diğer karakter olan Darkseid, iki gerçek kişiden esinlenilerek yaratıldı: Jack Palance ve Adolf Hitler. Darkseid'in bu kişilerden yaratıldığını yüz hatlarından ve mimiklerinden bile görmek mümkün. Aynı şekilde, çok akıllı olması, despotik bir karaktere sahip olması ve halkını istediği gibi yönlendirmesi tamamen Hitler'den alınmış bir özelliği.
Örneğin Marvel'in Thanos karakteri. Thanos da en bilinen kötü çizgi roman kahramanların biri ve tamamen Darkseid'dan esinlenilerek yaratıldı. Thanos'un yaratıcı Jim Starlin de bu durumu kabul etti.
1960'ların başında ilk olarak Jack Kirby ve Stan Lee tarafından yaratılan Jack Kirby, günümüzde bile hala Marvel'ın en efsanevi karakterlerinden biri olarak biliniyor. Başlangıçta sigara bağımlısı ve Kafkasyalı bir olarak tasarlanan Fury, 2000'lerin başında fiziksel olarak çok başka bir biçimde tasarlandı.
Marvel 2000'de Ultimate Evreni'ni yarattığında, yazarlardan farklı konseptler ve farklı karakterler yaratmaları istendi. Bu evrenle beraber değişen Fury, Afro- Amerikalı ve Samuel L. Jackson'a benzeyen bir görünüme sahip oldu. Hatta Fury'nin bir filmi olursa onu oynaması gereken isim olarak Samuel L. Jackson bile düşünüldü.
Jackson gayet memnun bir şekilde 2008'de Iron Man filminde Fury karakterine hayat verdi ve hala bu karakteri oynamaya devam ediyor. Samuel L. Jackson'dan esinlenilerek oluşturulan Nick Fury, emekli oldu ve yerine Samuel L. Jackson'a benzeyen oğlu geçti.
1960'ların başında Gill Kane ve John Broome tarafından yaratılan Sinestro, DC evreninin azılı kötü kahramanlarından oldu. Green Lantern Corps'un, özellikle Green Lantern Hal Jordan'ın, en büyük düşmanı oldu. Kendisi de eski bir Green Lantern Corps üyesi olan Sinestro'nun gözü güç isteğiyle döndü ve bu gücü ele geçirebilmek için Sinestro Corp'u kurdu. Green Lantern'in yüzükleri dirayetten güç alırken, Sinestro'nun yüzükleri korkudan güç alırlar.
Sinestro'nun karakter özellikler son derece özgünken, dış görünümünü ise Britanyalı aktör David Niven'dan alır. Bu durum en iyi ikisinin de kendi özgü bıyıklarından anlaşılabilir.
2011 yılında Green Lantern'de Mark Strong Sinestro'yu canlandırdığında, Hem Niven hem de Sinestro karakterini oldukça başarılı canlandırmıştı. Strong çizgi roman fanı olmasa da, Sinestro'nun hikayesini çok severek okudu ve bu karakteri başarılı şekilde canlandırabilmek için David Niven'ın çalışmalarına da göz attı. Birçok izleyici için film hayal kırıklığı uğratmışsa da, Strong'un performansı tüm filmi kurtarmıştır.
1960'larda Jack Kirby ve Stan Lee tarafından yaratılan Magneto, çizgi roman dünyasının en karışık ve derin karakterlerinden biri. The X-Men serisi her zaman iki karşıt taraf ve nihayetinde de amaçları hep aynıydı: Mutantlara karşı ayrımı yok etmek. İyi yürekli X-Men, mutanların kabul edilmesi ve entegrasyonu için savaşırken; Magneto ise Mutantların yüce varlıklar olduğuna ve ve yönetimin başına geçmesi gerektiğini düşündüğü için savaşır.
Sivil Haklar Hareketi'nden esinlenilerek, Magneto hep Malcolm X ile karşılaştırılır. Bu hareketten etkilenen Marvel, bu süreçte kurgusunu ayrımcılığa karşı savaşmak yapmıştır.
Magneto'nun kötü karakterden sempatik karaktere dönüştüğü durumlar da oldu. Sonrasında Magneto'nun hikayesi Begin'le daha çok benzerlik göstermeye başladı.
Begin gibi Magneto da Yahudi soykırımından hayatta kalanlardan biriydi. Magneto, halkına karşı bu işkenceyi sona erdirmek için daha radikal bir bakış açısı sahiplendi ve özüm yolları aradı. Magneto kötü kahraman olarak görülür, Begin de birçok insan tarafından terörist olarak görülmüştü. Sonrasında Begin önemli bir politikacı oldu ve hatta Nobel ödülü aldı. Burada da Magneto'nun kahramanlığa dönüşümüyle benzerlik gösteriyor.
İlk olarak DC Vertigo'nun Swamp Thing'inde görülen John Constantine, burada bu kadar popüler olması kendi hikayesinin yaratılmasına olanak sağladı. O zamandan beri, DC Evreni'nin ana karakterlerinden biri oldu.
Constantine'in yaratıcıları Alan More ve Steve Bissette The Police grubunun büyük hayranıydılar. Bu gruba olan sevgileri The Police grubunun solisti Sting'e benzer bir kahraman yaratmaya olanak sağladı. Sting gibi Constantine de bir punk grubunda şarkıcıydı.
Marvel'ın The Godfather'ı olan Kingpin, herhangi bir süper gücü olmamasına rağman çizgi romanlardaki en tehlikeli düşmanlardan. Fiziksel olarak azametli, mental olarak acımasız . Bu evrendeki birçok canlının da en büyük düşmanlarından.
Her ne kadar Kingpin mafyatik bir tipe sahip olsa da karakteri yaratılırken esinlenilen karakter, Britanyalı oyuncu Sydney Greenstreet. Kingpin'in Greenstreet'den aldığı özellikleri sadece fiziki görünümü ve sigara içmesi.
Bill Finger ve Bob Kane tarafından 1940'da yaratılan Catwoman, özgün bir kahraman olarak tasavvur edilmişti. Finger ve Kane sadece basit bir kötü kahraman yaratmak istememişlerdi, aynı zamanda da asıl kahramana bir aşk hikayesi istemişlerdi.
Bu kadın karakteri yaratırken de Jean Harlow'dan etkilendiler. Döneminin ünlü oyuncularından Harlow'un büründüğü karakterler genellikle baştan çıkarıcıydı ve oluşturulacak yeni karakter için oldukça uygundu.
Iron Man kuşkusuz Marvel'ın en meşhur kahramanlarından biri. Biz, Iron Man'i daha çok Robert Downey Jr.'dan tanısak da aslında bu karakter yaratılırken benzetmek istenilen kişi çok farklı.
1963'te yaratılan bu karakter için Amerikalı iş insanı Howard Hughes. Hughes da aynı Iron Man gibi kendine güveni tam, iletişimde becerikli ve, tabii ki, zengindi. Bir diğer bilgisi ise Iron Man'in babası Howard'ın isminin bu iş insanından gelmesi.
Son kahramanımız ise Batman'in 1940'dan beri azılı düşmanı olan Joker. Joker yaratılırken etkilenilen kişi ise Alman aktör Conrad Veidt. Bunun nedeni de Veidt'in 1928 yapımlı The Man Who Laughs'daki dış görünümü. Yukarıdaki resme bakınca da benzerliklerini görmek oldukça mümkün.
John Constantine harika bir şekilde evrilip keanu reeves oldu ve fevkalade oldu
Darkseid çok iyi tasarlanmış bir kötü adam. Maalesef Thanos kadar popüler olamadı. Geçtiğimiz senelerde bir haberde okuduğuma göre en çok sevilen kötü karakter Thanosmuş. Darth Vader ve joker in gibi derin karakterterlerin önüne geçebilmesinin tek nedeni popüler kültür yüzündendir. Başka açıklaması yok