Bir önceki içeriğimiz olan 'Bir Daha Uykuya Asla Direnmem' Dedirtecek 12 Bilimsel Neden' in devamı niteliğinde bir içerik olacak. Stresin en büyük düşmanlarımızdan birisi olduğunu, uyku bozukluğunun aslında birçok zihinsel hastalığın da habercisi olduğunu öğrendiğinizde, uyku ile aranız düzelecektir diye düşünüyorum...
Anlık olaylardan kaynaklanan stresin size pek bir zararı yoktur fakat uyku kaybına bağlı uzun süreli stres büyük bir sorundur. Çevrenize biraz daha dikkatli baktığınız zaman yorgun olan insanların oldukça stresli olduğunu göreceksiniz.
Stres eğer hayatınızın bir parçası haline gelirse enfeksiyon kapma riskiniz yükselir, yapılan araştırmalara göre bu insanlarda görülen kanser oranı daha fazladır. Bu nedenle kaliteli bir uyku çekmeniz olmazsa olmaz şartlardan birisi.
Elektronik eşyalardan yayılan elektromanyetik radyasyonun, uykuya dalmayı zorlaştırdığı, yapılan çalışmalarla kanıtlandı. Telefonunuzu ve bilgisayarınızı yatmadan en az bir saat önce kapatın. Bu sayede beyninizin çalışma hızı yavaşlayacak ve yattığınızda daha kolay uykuya dalacaksınız.
Kısacası, uyku öncesi mümkünse telefonu kendinizden olabildiğince uzaklaştırın. Toplum olarak elektronik eşyalarla olan ilişkimizi göz önüne alınca belki de kaliteli uykunun en önemli koşulu bu olabilir.
Bilim insanları son dönemde zihinsel sağlık, zihinsel hastalık ve uyku bozukluğu arasındaki ilişkiyi inceliyorlar ve sonuçlar ilgi çekici. Zihinsel hastalığı bulunan (şizofren, bipolar bozukluk) hastaların aynı zamanda uyku bozuklukları olduğu da görülmüş.
Şizofreni hastaları üzerine yapılan bir çalışma gösterdi ki bu hastalığa yakalanan insanların uyku düzenleri oldukça karışık. Bu insanların sabahları uyudukları, geceleri ise uyanık oldukları saptanmış.
Bilim insanlarının keşfettiği bir diğer sonuç ise oldukça şaşırtıcı. Bir bireye zihinsel hastalığın gelmesinden önce uyku düzeninde bozulmalar olduğu görülmüş. Özellikle bipolar bozukluğa yakalanma riski yüksek olan genç bireylerde, bu zihinsel hastalık öncesi uyku düzeninde bozulmalar oldukça yaygın görülür.
Ortaya çıkan sonuçlardan birisi de, uyku bozukluğunun zihinsel hastalık durumunu alevlendirerek, süreci zora soktuğudur.
Nörobilim uzmanları bu tür zihinsel hastalıkların ortaya çıkmasından önce uyku bozukluğu problemini, zihinsel hastalıkların erken teşhisi için kullanmak istiyorlar.
Hatta ve hatta işi bir adım daha ileri götürerek bu hastaların tedavi süreçlerinde uykuyu düzenleyerek sonuca gitmeyi amaçlıyorlar.
Diğer yandan, normal saatlerde uyku düzenini kurmuş insanlar üzerinde yapılan bir çalışmaya göre bu insanların zihinsel sağlıklarının gayet yerinde olduğu saptanmış.
Şimdi gelelim rahat bir uykuya dalmak için gerek duyduğunuz fiziksel ve zihinsel şartlara:
İdeal oda sıcaklığı 18 derece
Karanlık bir ortam
Gece yemek yok!
Uyku öncesi ılık bir duş
Koyun saymayı bırakın
Günlük uykuda geçirmemiz gereken süre için ortalama olarak 8 saat denilse de bunun kararını verecek olan sizsiniz, daha doğrusu bedeniniz. Burada da aklınıza gelmesi en muhtemel soru: ''Uykumu yeterli olup olmadığını nereden bileceğim?'' galiba. Cevap ise basit:
Eğer sabahları telefonunuz alarmı olmadan uyanamıyorsanız
Gün içerisinde uyarıcılar olmadan dayanamıyorsanız
İş ya da okulda çevrenize karşı normalden daha asabi iseniz
uykusuzluk problemi çektiğinizi ve dinlenmeye ihtiyacınız olduğunuz söylenebilir.
Herkesin dilinde olan bir efsane vardır hani: ‘Erken yatıp, erken kalkan insanlar şöyle başarılı olurlar, şuralara gelirler..' gibilerinden.
Uykunun sosyoekonomik statülere olan herhangi bir etkisi keşfedilmedi henüz. Russel Foster kendi deneyimlerine göre şöyle diyor: ‘’Sabah insanları ile gece insanları arasındaki tek fark, sabah erken kalkan insanların son derece kendini beğenmiş olmasıdır.''
Kimse uykusuzluk çekmiyorsa demek, bomboş buralar :/