10 Maddede Her Gün Söylenen Yalanlar: "Denize Düşen Yalana Sarılır" Kitabının Yazarı Mert Koçak İle Röportaj

Herkese çok sevgiler.

Bugün sevgili arkadaşım klinik psikolog Mert Koçak ile Denize Düşen Yalana Sarılır isimli kitabı üzerinden yalanlar ve nedenlerini konuşacağız.

- Mert, öncelikle seni tanıyalım?

Mert Koçak ben. Klinik psikoloğuyum. Yüksek lisansımı ilişkiler üzerine yaptım. Bu nedenle insan ilişkileri üzerine çalışıyorum. Psikopatolojik problemlerle de ilgileniyorum. Mesleğimin dışında kendime ve değer verdiğim insanlara vakit ayırıyorum. Müzikle ilgilenmeyi seviyorum. Söz beste yaparak kendime iyi gelmeye ve keyif almaya çalışıyorum. (Mert’in şahane şarkıları ve klipleri var.) Doğa ve hayvanlarla bağım oldukça güçlüdür. Hayvanlarla, ağaçlarla, bitkilerle ve toprakla etkileşim halinde olmayı çok seviyorum. Toparlayacak olur isek klinik psikoloğum. Aşk, ilişkiler, psikopatolojik durumlar gibi birçok konu ve konular üzerine çalışıyorum.

- Mert hayvanlara zaafını ve hayvan dostlarımızı da çok sevdiğini, hem evinde hem de sokaktakileri beslediğini biliyorum.

Evet, hayvanlara karşı zaafım var, canlılara karşı beslediğim güzel duygular oldukça yoğun. Onlara sevgi göstermeden önce saygı göstermeyi tercih ediyorum. Sevgim ise hiçbir zaman bitmeden ve çoğalarak devam ediyor... Belki de onların şehir hayatındaki korunmasız, masum ve duygusal noktalarında kendimi görüyorum. Hayvanlar ve bitkiler; duyguların en doğal ve masum halleridir. On beş tane kedim, üç tane de köpeğim var. Onun dışında bahçemde beslediğim yirmi tane kedim daha var. Kargaları bile köpek mamalarıyla besliyorum. Sokak hayvanlarını elimden geldiğince beslemeye, onlara bakmaya, tedavilerini üstlenmeye çalışırım.

- Mert ilk yalanla başlıyorum... “Seni seviyorum” yalanı neden söylenir ve bu yalanı erkekler kadınlara göre daha rahat söyler diye düşünüyorum. Sen ne söylersin?

Bu yalanı en çok erkekler kullansa da aslında kadınlar da bu yalanı profesyonelce söyleyebiliyorlar. Fakat kendi ülke sınırlarımızdan örneklendirecek olursak erkeklerin bu yalanı söyleme potansiyeli çok daha yüksektir. Bu yalanın en büyük sebep olduğu problemlerden biri de aldatmadır. Dünyaya baktığımızda daha çok erkekler aldatır gibi bir algı mevcut olsa da kadınların aldatma oranı da en az erkekler kadar fazladır. 

Eğer karşımızdakine “seni seviyorum” yalanını söylüyorsak bir sonucu ya da durumu hedefliyoruzdur. Buradaki amaç karşıdaki insana kendini değerli hissettirmek ve onun savunma mekanizmalarını devre dışı bırakmaktır. Karşı taraf da bu ilgi ve sevgiye açsa, bu sevgiyi daha önce yoğun bir şekilde istediği gibi yaşayamadıysa o zaman tehlikeli bir durum başlar.

Peki, sonra ne olur? “Seni seviyorum” yalanı ile kandırılan kişi daha verici ve daha fedakâr olmaya başlar. Çünkü annesinden babasından görmediği sevgiyi gördüğünü düşünüş ve bu duruma yani karşısındaki insana çok fazla anlam yüklemiştir. İçindeki bütün güzel duyguları karşısındaki kişiyi sorgulamadan ona atfetmiştir.

- Erkekler daha sonuç odaklı olduğu için yalana daha çok başvuruyorlar gibi geliyor bana. Sence?

Evet, yalanın amacı zaten bir sonuca ulaşmaktır. Bir şeye ihtiyaç duyarız ve yalanlardan yardım alırız. Bunlar belki sevgi belki ilgi belki cinsel bir haz yaşamak isteriz ya da maddi anlamda bir dolandırma söz konusuysa ihtiyacımız doğrultusunda yalan söyleriz. Çocuklukta bile cezadan kaçmak için yalan söyleriz. Vazoyu kırar, “anne ben yapmadım” deriz. Yalan söylemenin amacı bir şeyi, bir durumu elde etmek ya da cezadan veya olumsuz bir durumdan kaçmaktır.

- Karşı tarafın tepkisinden emin olamadığımız bazı durumlarda da yumuşak bir başlangıç yapmak için “rüyamda seni gördüm” yalanını da çokça söyleriz. Bu yalan neden söylenir?

Bu yalanın amacını da bir örnekle anlatayım. Mesela bir ilişki yaşadın ve partnerinden ayrıldın. Başka biriyle daha oldun ve ondan da ayrılınca bir anda yalnız kaldın ve eski partnerin aklına geldi. Yalnızlıktan hazzetmediğin için, canın sıkıldığı için ya da pişman olduğun için bir önceki partnerine dönmek istedin. Ayrılık aşaması sancılı, sert ve kırıcı gerçekleşmiş ise kişi genelde; seni özledim, seninle vakit geçirmek istiyorum diyecek kadar cesaretli olamaz. Çünkü bu cümlelerden sonra gelecek cevaplar genelde belli olur.

Mesela özledim dersen karşı taraftan “özleseydin bırakmazdın” cevabı gelebilir ya da “seviyorum” dersen karşı taraftan “sevseydin aldatmazdın” cevabı gelebilir. “Seni çok önemsiyorum” desen yine inandırıcı olmayacak. Karşı tarafın bu yalanlara karnı tok olunca insan bir bahane üretme ihtiyacı hisseder.

Günlük yaşantımızda insanların çoğu geçmiş deneyimlerin de etkisi ile pek gerçekçi olmayı seçemeyebilirler. Bu sebepten dolayı yalan söylerler ve hâlâ bu yalanları kullanan milyonlarca insan var. Kişi tüm bu durumlar sonucunda bir sohbet açmak iletişimin ilk adımını inşa etmek ister bunun için de “rüyamda seni gördüm” yalanını kullanır.

Bir sohbet açabilmek için bu yalanı araç olarak kullanır ve bu yalanla karşı taraftan gelecek tepkiyi ölçmeye çalışır. Karşı tarafa “seni rüyamda gördüm” diyerek şu bilinçdışı mesajını vermeye çalışır: “bir başkasını görmedim seni rüyamda gördüm çünkü sen benim için değerlisin.” Kişi bu mesajı vermeye çalışarak yalana maruz bıraktığı bireyi etkilemeye ve meraklandırmaya çalışır. Eğer ki yalana maruz kalan birey meraklanırsa yalanı söyleyen kişi amacına ulaşır ve iletişim başlar.

- Mert kitaptaki “umurumda değil” yalanı benim kullandığım birkaç yalandan biridir. Özellikle karşımdaki insanı kırmak için söylerim. Bu yalanı söylememizdeki sebep nedir?

Evet, senin de söylediğin gibi karşı tarafı kırmak istiyorsak bu yalanı söyleriz. Freud der ki, eğer bir insan bir yere bakıyorsa orada ilgilendiği bir şey vardır. Ama bir insan bir yere hiç bakmıyorsa orada ilgilendiği muhakkak bir şey vardır. “Umurumda değil!” Aslında bazı durumlarda da çok umurumda demektir. Yani bu yalan ile kişiler bazen kendilerini açığa verdiklerinin farkında değillerdir.

Bu yalanı söylüyorsak aslında karşımızdakini ya da bahsi geçen durumu çok umursuyor olabiliriz.

“Ruh bedenin görünmez iskeletidir. Ruhumuz sağlam değilse bedenimiz uzun süre ayakta duramaz. Bu nedenle umurumuzda olan konuları umurumda değil diyerek o konulardan kaçmaya çalışmamalısınız”.

- Peki, “sen benden daha iyilerine layıksın” yalanına gelelim. Mert, madem karşımızdaki o kadar iyi bir insan. O halde bunu neden ona yaparız? Bunu yalan değil gerçekten söylüyorsak kendimizi de cezalandırmış olmuyor muyuz ve bu yalanı neden söyleriz?

Burçak, ilişkilere baktığımızda her insanın ilişkisi alma verme dengesi ile temellidir. Mesela sevgi bekleriz. Bu da bir beklentidir. Herkes kendini iyi hissettiren bir kişiyle olmayı tercih eder mesela. Yani sen benden daha iyilerine layıksın derken bu kişinin muhakkak hayatında bir başkası olma ihtimali vardır. Madem insan kendisini hep iyilerine layık görüyorsa neden karşısındakine sen benden daha iyilerine layıksın der ki? Sence de şüphe uyandıran bir durum değil mi?

Bu yalanı söyleyen kişi büyük olasılık ile başka biriyle bir etkileşim kurmuştur. Daha az ilgi duyduğu kişiyle kargaşa olmadan ayrılmaya çalıştığı için bu yalanı söylemeyi tercih eder. Bu arada kişinin gerçekten çözemediği problemler var ise ve karşı tarafa acı çektirmek istemiyor ise o zaman söylediği bu cümle yalan değil gerçeklik taşır. Burada kişi kendi hazlarından, duygu ve isteklerinden vazgeçip, karşı tarafın iyiliğini düşünüp bu cümleyi söylerse o zaman bu cümle yalan değil doğru anlamda kullanılmış demektir. Fakat bunu yapabilecek kişi sayısı da oldukça azdır.

- Kendinden çok karşı tarafı düşünen böyle insanları da günümüzde bulmak hayli zor diyerek izninle bir başka yalana geçiyorum. Mert, “zaman bir gülün açıp güzel kokmasını da sağlar, güzel kokan o gülün solmasını da.” demişsin kitabında. Çok hoşuma gitti bu söz. “Zaman her şeyin ilacıdır” yalanı hangi durumlarda geçerlidir?

Bazı duygular zamanla durulabilir, dalgalı denizler zamanla durulabilir fakat bu dediklerim zamanla daha da güçlenip çoğalabilir.

Örneğin bir kıvılcımı bir samanlığa atıyorsun ve zamanla düzelecek diyorsun. Burada bekledikçe sence o kıvılcımın kendi başına o samanlıkta sönme ihtimali nedir? O kıvılcımın bütün samanlığı yakma ihtimali daha fazladır. Burada durum ve koşullara göre sözlerin etkileri değişiri görebiliyoruz. Burada anlatmaya çalıştığım şey tam olarak bu. Biz var olan bir problemle ilgili çaba göstermeden geçebileceğine inanıyorsak bu kendimizi kandırmaktan başka bir şey değildir. Zaman nerede senin işine yarar biliyor musun? Bir yaran vardır o yaranın tedavisi için elinden geleni yapmışsındır ve o yaranın kabuk tutması için onu zamana bırakırsın. İşte bu durum ve koşullarda zamanın senin işine yarama olasılığı çok daha fazladır.

- Bu biz eğitimciler için de geçerli. Misal fiziği anlamayan bir öğrenci karşımdayken ben zamana bırakayım konular ilerledikçe anlar dersem problem gittikçe büyür. Sırada benim gerçek sandığım bir yalan var. Hiç sarhoş olmadığım için bilmiyordum. Meğer “çok sarhoştum hatırlamıyorum” sözü bir yalanmış.

“Bazı kişiler ayıkken düşünüp söyleyemediklerini sarhoşken söyleme eylemi içine girerler çünkü alkolden sonra fiziksel ya da zihinsel olarak rahatlama gerçekleşir ve saklanan düşünceler daha kolay dile getirilir.” Kısacası alkollüyken söylenenlerin gerçek olma ihtimali daha yüksektir.'

- Bu konu hakkında bizlere ne dersin?

Alkol biyolojik ve kimyasal açıdan vücutta değişim ve rahatlama yapar. Kaslar eski işlevini göremez, dengeni koruyamazsın. Düşüncelerin de aynı şekilde dağılmaya başlar. Bu durumda insan zihinsel olarak kontrolünü yavaş yavaş yitirmeye başlar. O yüzden dünyadaki çok iyi yöneticiler iş bittikten sonra birkaç kadeh bir şey içerler. Tabi herkes için geçerli değil ve bunun nedeni beynini yoran bütün düşüncelerin kaçmaktır. Akşam da “uyudun mu?” mesajları bu sebepten gelir. Vücut rahatlamıştır. Yani sarhoşken söylenen şeylerin çok büyük bir kısmı doğrudur. Kişilerin bu yalanı söyleme sebebi alkollüyken cinsellik gibi istenmeyen bir durum gerçekleşmişse veya şiddet uygulamışsa ve ayıldığında bu davranışından ötürü bir tepki gördüyse bu tepkiyi absorbe etmek için bu savunma mekanizmasını seçer. Ben sarhoş olmasam asla bunu yapmazdım mesajını verir.

- Mert testinin içinde ne varsa o sızar. İçinden geçmeyen bir şey sarhoşken hiç söylenemez çünkü yalan söylemek kolay bir eylem değildir ve en kontrolsüz ve dağınık durumda olduğun sarhoşken yalan söylemek oldukça zordur gibi bir çıkarımda bulundum. Beni aydınlattın, teşekkür ediyorum.

Bir diğer yalana geçiyorum. Bu çok keyifli bir yalan. Ama öncesinde kitaptan bir alıntı paylaşmak istiyorum:

'Samimi olmak ya da cinsel olarak bir şeyler yaşamak isteyen adam bu duygularını açık bir şekilde dile getiremediği için kadına bana gelsene film izleriz der.'

Bu yalanı konuşalım mı ne dersin?

Öncelikle bu yalan daha çok erkekler tarafından söylenen bir yalandır. Eğer bir erkek bu teklifi ediyorsa aslında bunun anlamı büyük olasılıkla cinsel birliktelik isteğidir. Bu durum günümüzde bir cinsel birliktelik teklifidir aslında. Tabi istisnalar da vardır. Kardeş gibi yakın bir gözle gördüğün kişiden böyle bir teklif gelirse ilk etapta niyet o olmayabilir ve fakat olay yine o şekilde seyredebilir. Ama yeni tanıştığı bir kadına bu teklifi yapan erkeğin niyeti çok açıktır.

- “Evliliğin tadını çıkarıyoruz, henüz çocuk düşünmüyoruz.” bir yalan mıdır ve bunu söyleyen neden buna ihtiyaç duyar?

Genelde bu yalanı söyleyen insanlar bir şeyleri açıklamak istemeyen insanlardır. Belki bu insanın çocuk yapmak için şartları henüz olgunlaşmamıştır. Belki maddi imkânları bir çocuğa yetecek boyutta değildir. Belki evliliklerinde henüz aşamadıkları problemler vardır ve bu problemi açıklamak istemiyordur. Belki de burada eşlerden herhangi birinin kısırlık problemi olabilir ve tüm bunları açıklamak istemediği, karşı tarafın bilmesine gerek duymadığı için bu şekilde bir yalan söylüyor olabilir.

Bizim toplumda aslında sormamamız icap eden ve üzerimize vazife olmayan konularda merakımız ne yazık ki çok fazla. Bu konularda umursamaz ve patavatsız bir şekilde karşı tarafın özel alanına girebiliyoruz. Aylık maaşın ne kadar, evlilik ne zaman, baban ne iş yapıyor, araban evin var mı, sen kilo mu aldın, hayatında biri var mı gibi sorular gerçekten özel hayatı ve o insanın sınırlarını ihlal eden sorulardır. Belki o kişi maaşını söylemek ya da evlenmek istemiyordur. Veyahut mazeretini sana açıklamak istemiyordur. Çok mu kilo aldın sen, kaç kilo aldın, yüzün çökmüş... gibi cümleler kurmak ayıptır ve ne yazık ki bizim toplumda sıklıkla kullandığımız ve maruz kaldığımız cümlelerdir. Garip bir şekilde sanki her şeyimiz merak üzerine kurulu.

- Mert onuncu ve son yalana geçiyorum. Bu yalanı özellikle sosyal medyada sıklıkla görüyoruz. “No filtre” yalanını bir insan neden söyleme gereği duyar?

Keşke sadece filtreyle kalsak Burçak. Bunun dışında o kadar çok estetik cerrahi operasyon var ki! Ve bazen hiçbir estetik operasyon kişiye yetmez oluyor. Burada konuyu daha da aydınlatmak gerekir. Herkes cerrahi operasyon olabilir. Kendini nasıl mutlu hissediyorsa o hale yaklaştırabilir fakat eğer birinde beden dismorfik bozukluk varsa bu ciddi bir durumdur. Kişi ütopyasında zihninde bir profil idealize eder. Bu bir ünlü olabilir ya da kendi oluşturduğu bir karakter olabilir. Kişi cerrahi operasyonlar ile kendisini sürekli zihnindeki profile benzetmeye çalışır. Bu uğurda bir sürü estetik operasyon geçirir. Üstelik hiçbir zaman da istediği görüntüye kavuştuğunu hissedemez.

Mesela beş kez burun ameliyatı olabilir ama yine istediği buruna kavuşamaz. Çünkü aslında kusur o kişinin bedeninde değil düşüncelerindedir. Biz yalana dönersek, kişi görüntüsünü sevmiyorsa ve kusurlarını belirli makyaj teknikleri ve uygulamalarla saklamaya çalışıyor ise üzerine bir de “no filtre” diyorsa aslında o kişi doğal olarak güzel ve çekici olduğuna inanamadan ve öyle hissetmeden karşı tarafa güzel ve çekici olduğuna dair izlenim vermeye çalışıyordur. Bu benim doğal halim demeye çalışıyordur. Makyaj teknikleri ve uygulamalarla sürekli olarak zihninde oluşturduğu ‘ben’ e yaklaşmaya çalışır.

- Mert burada araya girmek istiyorum. Sonuçta bu yalan bir buluşmada ortaya çıkıyor ve karşı cins için tam bir hayal kırıklığı oluyor. Bile bile neden bu yalan söylenir anlamıyorum.

Ya Burçak ne hikâyeler duyuyorum ben. Buluşuyor çiftler, kişi bakıyor karşısındaki kişiye kaş onun fotoğraflarındaki kaş değil, burun onun burnu değil, dudaklar o gördüğü fotoğraftaki dudaklar değil... Ne yapıyor, bir bahane uyduruyor hemen. Acil bir işim çıktı, benim kalkmam gerekiyor hemen. Böyle bir dava bile var. Karı koca evleniyorlar, adam sabah uyandığında eşini görünce korkuyor. Kadın o kadar çok makyaj yapmış ki adam kendini dolandırılmış gibi hissediyor ve dava açarak davayı kazanıyor.

Burada şunu söylemek istiyorum. Sizi en doğal halinizle kabul etmeyecek insanla zaten beraber olmayın. Her zaman bakımlı olamazsın ki o insan karşısında. Hasta olacaksın, yaşlanacaksın... Bu nedenle seni her halinle sevecek insanla birlikte olmalısın. Saçımız, güzelliğimiz, yakışıklılığımız her zaman bizimle olmayacak. Hatta mental sağlığımız da bizde kalmayacak. Seni kusurlarınla kabul edecek kişiyi hayatına alman lazım. Bu demek değil ki hep bakımsız olalım, kendimizi salalım... Elbette mümkün ölçüde kendimize özeneceğiz.

- Bu keyifli sohbet için çok teşekkür ediyorum Mert... Okurlarımıza Destek Yayınevi’nden çıkan Denize Düşen Yalana Sarılır kitabını tavsiye ediyorum.

Ben de çok teşekkür ederim.

Instagram

Facebook

Popüler İçerikler

Narin Güran Davasında Anne Yüksel Güran İfade Verdi: "Namusuma Leke Sürdüler, Beni Burada Asın"
Ortak Türk Alfabesindeki Yeni Harfler Nasıl Kullanılacak?
Fenerbahçe Asbaşkanı Acun Ilıcalı'dan Zehir Zemberek Sözler: ''Teraziden Kaçan Bir Takım Görüyoruz''
YORUMLAR
04.11.2022

Ulan bu kitap gibi yazıyı okuyup sona ulaşan ve bu yorumu görenlere selam olsun😂

04.11.2022

Kitabı komple bassaydınız daha kısa olurdu

04.11.2022

mert rahmetlik anneannemin bir lafi var " it ossurugu gibi yalan söylüyorsun" amk kitabi ozetlemis totoş

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ