10 Madde ile Yakın Tarihin Meşhur Yamyamları ve İnsan Eti Yemek Hakkında Söyledikleri

İnsan eti yemek şüphesiz toplumumuzdaki en büyük tabulardan bir tanesi sevgili dostlar. Ancak ne kadar önüne geçilmeye çalışılsa da aramızda hala insan etinin tadına bakmış kişiler var ve hikayeleri ve söylemleri de şu şekilde:

10. Arthur Shawcross

Shawcross, 1972 yılında Watertown, New York'ta genç bir kız ve oğlan çocuğunu öldürür. Bu suç sebebiyle hapse girer ve 15 yıl sonra hapisten çıktığında uslanmamış olacak ki, yaşadığı bölgedeki fahişeleri öldürmeye başlar ve polis tarafından yakalanıncaya kadar 11 can alır. 

Yakalanmasının ardından öldürdüğü insanlara neler yaptığını anlatmaya başlar ve bu insanların etini yediğini itiraf eder. İnsan etini ilk olarak Vietnam'da savaştığı dönemde denediğini ve Amerika'ya döndükten sonra küçük bir çocuğun kalbini ve dört fahişenin de cinsel organını yediğini belirtir ancak tüm bu itirafları sırasında bedenler çoktan çürümüş olduğu için bilgiler polis tarafından doğrulanamaz. Shawcross'un ifadesine göre insan etinin tadı domuz rostosunun yanık kısımlarına benziyormuş.

9. Peter Bryan

Peter Bryan'ın hikayesi esas olarak, çalıştığı dükkanın sahipleri tarafından hırsızlık yaptığı gerekçesiyle kovulmasının ardından başlıyor. Bryan ilk olarak patronlarının 20 yaşındaki kızını bir çekiçle öldüresiye dövüyor ve ardından balkondan atlayarak intihara teşebbüs ediyor. Bu olaydan sonra akli dengesinin yerinde olmadığına karar verilir ve 1993 yılında yüksek güvenlikli bir akıl hastanesine yatırılır.

9 yıl sonra 'tedavisini tamamlayarak' hastaneden ayrılır ve aynı gece Brian Cherry isimli 43 yaşındaki adamın dairesine giderek adamı çekiçle döver, testere ve birkaç bıçak yardımıyla adamın kollarını ve bir bacağını keser. Polis olay yerine vardığında ocağın üzerinde bir tava ve içinde adamın beynini bulur. 

Bryan yapılan sorgulamada adamın beynini margarinle kızarttığını ve yediğini kabul eder ve tadının çok güzel olduğunu da ekler. Aynı zamanda Cherry'nin kolları ve bacaklarından da bir parça yediğini ve tadının aynı tavuk gibi olduğunu söyler. Bunun üzerine tutuklanan Bryan, tekrar akıl hastanesine yerleştirilir ve 2004 yılında burada da hastalardan birini öldürür. Daha sonra itiraf ettiğine göre onu da yemek istemiştir ancak pişirmek için yeterli vakit bulamamıştır.

8. Alexander Selvik Wengshoel

2010 yılında, 21 yaşındaki Norveçli sanat öğrencisi Alexander Selvik Wengshoel, doğuştan gelen bir hastalığa sahip olduğu için kalçasından ameliyat olur ve doktorunu da çıkarılan kalça kemiğini ona vermesi için ikna eder. Wengshoel kemikle ne yapacağına henüz karar vermiş değildir ancak onu bir şekilde bir sanat projesinde kullanmak istemektedir. 

Kemiği alıp eve döndüğünde tencereye koyup kaynatmaya başlar ve kemiğin etrafında kalan etleri kazıyarak çıkarır. Bunun bir daha ele geçmeyecek bir fırsat olduğunu düşündüğü için kendi etini yemeye karar verir ve tadına baktığında gerçekten lezzetli olduğunu düşünür. Bunun üzerine kemiğin üzerinde kalan etten bir yemek yapmaya karar verir. Eti patatesle birlikte fırında kızartır ve yanına bir şişe şarap açar. Wengshoel'in ifade ettiğine göre kalçasının tadı yabani koyunu andırmaktadır.

7. Tobias Schneebaum

Tobias Schneebaum, 1955 yılında Peru'da sanat okumak için Fulbright Bursu kazanmış Amerikalı bir sanatçıdır. Okumak üzere Peru'ya gideceği zaman geldiğinde ise New York'tan Peru'ya kadar otostopla gitmeye karar verir. Seyahati sırasında, ormanda yaşayan, ok ve yaylarla avlanan Arakmbut isimli bir kabileden haberdar olur ve onları bulmaya karar verir. 

Arakmbut kabilesinin vahşi olduğu söylentileri herkesin dilinde olmasına rağmen Schneebaum'u aralarına kabul ederler. Schneebaum'un kabileyle ilgili en çok hoşuna giden şey, eşcinselliği olağan karşılamalarıdır ve New York'ta yaşarken bu konuyla alakalı büyük sıkıntılar çektiği için bir süre sonra hayatının geri kalanını Arakmbut kabilesi ile geçirmeye karar verir. 

Ancak sanatçının fikirleri, kabileyle birlikte ava çıktığı ilk gün değişir. Çünkü kabile üyeleri av adı altında, yakındaki bir köye saldırarak orada buldukları altı insanı öldürür. Bu katliamın ardından da ateşin etrafında danslar ederek cesetleri pişirmeye başlarlar. Schneebaum gördükleri karşısında dehşete kapılır ancak korkuya kapıldığı için kabileyle birlikte dans etmeye ve öldürülen insanların etini yemeye başlar.

Bu olayın ardından kabilenin yanından ayrılmaya karar verir ve 'Keep The River On Your Right' isimli yarı otobiyografik kitabını kaleme alır. Kitap çok ünlü olur ve Schneebaum'a insan etinin tadının neye benzediğine dair pek çok soru gelir. O anda dehşete kapıldığı için pek bir şey hatırlamadığını belirten sanatçı bir süre sonra ısrarlar üzerine etin tadının domuz etine benzediğini itiraf eder.

6. Omaima Nelson

Omaima Nelson, Mısır'da doğmuş ve manken olma hayaliyle ABD'ye göç etmiş bir kadındır. 1991 yılında 56 yaşındaki William Nelson ile tanışır ve çift iki ay sonra evlenirler. Ancak evliliklerinde mutluluğu yakalayamazlar ve Omaima bir süre sonra eşini, kendisini dövmek ve tecavüz etmekle suçlar. Evliliklerinin üzerinden henüz üç hafta geçmişken Omaima zulme dayanamayarak eşini öldürür ve kanıtı ortadan kaldırmak için cesedi yemeye karar verir. 

Omaima, eşinin bedenini önce parçalara ayırır, ellerini ve kafasını haşlar, ardından da kaburga kemiklerini pişirerek barbekü sosuyla birlikte mideye indirir. Geriye kalan vücut parçalarını ortadan kaldırmak için bir arkadaşından yardım istemesi üzerine polis olaydan haberdar olur ve Omaima yakalandıktan sonra mahkeme tarafından ömür boyu hapse mahkum edilir.

5. Jeffrey Dahmer

Bir zamanların ünlü suçlularından Milwaukee yamyamı Jeffrey Dahmer, 1978-1991 yılları arasında 17 genç adamın ölümünden sorumlu tutulan bir isim. Dahmer FBI tarafından yakalandığında, öldürdüğü insanları parçalara ayırdığını ve etlerini ve organlarını doğrayıp pişirdikten sonra yediğini sorgulama sırasında itiraf etmiştir. Dahmer'e göre insan etinin tadı fileminyonu andırmaktadır. 1992 yılında tutuklanarak ömür boyu hapse mahkum edilen Dahmer, iki yıl sonra bir başka mahkum tarafından öldürülmüştür.

4. William Seabrook

William Seabrook, New York Times için çalışan bir muhabirdir ancak onu esas ünlü yapan, yazdığı sıra dışı seyahat kitaplarıdır. Yazdığı kitaplardan en büyük sükse yapan kitabı 1931 yılında yayımlanan 'Jungle Ways' isimli kitabıdır. Kitap, Seabrook'un Batı Afrika ziyareti sırasında rastladığı Guere kabilesi hakkındadır. Kabilenin insan eti tükettiğini öğrenen muhabir, etin tadına bakmaya karar verir.

Yazarın kitabında yaptığı uzun açıklamaya göre insan etinin tadı bir parça sığır etine benzemektedir ancak tam olarak daha önce yediği hiçbir ete benzememektedir. Kaldı ki Seabrook, damak tadı gelişmemiş, sıradan bir insanın bu eti sığır etinden ayırt edemeyeceği konusunda oldukça emindir.

3. Jorge Negromonte Da Silveira

Nisan 2012'de Jorge Negromonte Da Silveira, eşi Isabel Cristina Pires ve metresi Bruna Cristina Oliveira da Silva, evsiz bir kadını öldürme suçuyla bağlantılı olarak tutuklanırlar. Yapılan sorgulamada ise bundan başka iki kadını daha öldürdüklerini itiraf ederler. Ekip, bu üç cinayette de cesetleri pişirip yemiş ve etin bir kısmını da satmıştır. 

Da Silveira ayrıca, insan etinin tadının sığır etini andırdığını ve eti pişirmek için eşi ve metresiyle pek çok farklı tarifler denediklerini itiraf eder. Hazırladıkları bu yemeklerin bir kısmını tükettiklerini ve bir kısmını da komşularına sattıklarını ifade eden Da Silveira 23, diğer iki kadın ise 20'şer yıl hapse mahkum olurlar. Da Silveira'ya göre hapse girmiş olması iyi bir şeydir çünkü dışarıda olsa öldürmeye devam edeceği kesindir.

2. Issei Sagawa

Yakın tarihin en ünlü yamyamlarından bir diğeri Issei Sagawa isimli adamdır. Sagawa, Paris'te okumakta olduğu yıllarda Renee Hartevelt isimli Hollandalı kadın ile tanışır ve 11 Haziran 1981 günü, Hartevelt kendisini apartmanında ziyaret etmeye geldiğinde genç kadını sırtından vurarak öldürür. Genç kadının ölümünün ardından Sagawa, izleyen iki gün boyunca Hartevelt'in vücudunun çeşitli kısımlarını pişirip yer.

Sagawa, daha sonra itiraf ettiği üzere ilk olarak genç kadının poposunun bir kısmını çiğ çiğ yer. Daha sonra poposunun kalan kısmını tavada kızartıp tuz ve hardal ekledikten sonra yiyen Sagawa, bu etin tatsız ve kokusuz olduğunu belirtir. Hartevelt'in göğüslerinin bir kısmını da pişirir ancak çok yağlı ve kaygan oldukları için tadını beğenmez.

Sagawa, olaydan üç gün sonra cesedin kalanından kurtulmaya çalışırken fark edilir ve tutuklanır. Akli dengesinin yerinde olmadığı tespit edilen adam önce akıl hastanesine yatırılır, 1985 yılında da ülkesi Japonya'ya gönderilir. Japonya'da yapılan sorgulamaların ardından Sagawa'nın akli dengesinin yerinde olduğu tespit edilir ve Fransız yetkililer olaya dair kanıtları Japonlara vermeyi reddedince Sagawa ne hapse ne de akıl hastanesine yerleştirilebildiği için özgür kalır. Salınmasının ardından ise bir kitap yazarak Japonya'da üne kavuşur. Ne hayat ama...

1. Armin Meiwes

Geçtiğimiz yıllarda ismi fazlaca anılan Alman yamyam Armin Meiwes, internet üzerinden yayınladığı bir ilanla, iri yapılı, 18-30 yaşları arasında ve kesip yiyebileceği insanlar aradığını duyurur. Meiwes'in ifadesine göre bu ilana yaklaşık 200 insandan geri dönüş alır. Buluştuğu genç bir erkeğin daha sonradan vazgeçmesi üzerine Meiwes, yenmeye razı olan 41 yaşındaki Bernd Juergen Brandes ile görüşür. 

9 Mart 2001 tarihinde bir araya gelen ikili, önce seks yaparlar, ardından da Meiwes, Brandes'in penisini keser ve birlikte yerler. İlk önce penisi çiğ olarak tüketmeyi denerler ancak lastik gibi bir yapısı olduğu için vazgeçer ve pişirmeye karar verirler. Penisi sarımsak ve tereyağı ile kızartmaya karar veren Meiwes, penisi yakar ve ikili amacına ulaşamaz. 

Brandes'in kan kaybından ölmesini 10 saat boyunca bekledikten sonra çareyi adamı öldürmekte bulan Meiwes, cesedi bir et kancasına asar ve cesedi parçalara ayırmaya başlar. İzleyen 10 ay boyunca Brandes'in bedeninden 18 kilo et yiyen Meiwes, daha sonra kendisiyle yapılan bir röportajda eti tuz, karabiber ve sarımsakla birlikte pişirerek yediğini ifade eder.

Meiwes'e göre insan etinin tadı domuz etine benzemektedir ancak biraz daha sert ve acıdır. Olayın ardından sorgulanan Meiwes, Brandes'in kendi rızasıyla öldürülmeyi seçtiğine vurgu yaparak olayın bir cinayet olarak değil, intihar olarak değerlendirilmesini talep eder. İlk olarak sekiz buçuk yıl hapse mahkum edilir ancak yapılan yeniden yargılama neticesinde ömür boyu hapse mahkum olur. Bu arada, kendisi şu anda bir vejetaryendir sevgili dostlar...

Popüler İçerikler

"Bana Bilmediğim Bir Şey Söyle" Akımına Gelen Tıkanan Muhabbeti Açmalık Bilgiler
Rasim Ozan Kütahyalı’dan Atatürk Sözleri: “Şeytan Taşlamakla Anıtkabir'de Yapılanlar Benzer Eylemler”
Galatasaray'ın Yıldızı Osimhen İçin Fenerbahçe Napoli ile Temasa Geçti
YORUMLAR
11.07.2016

Aslında bunları tutucan bir yerde çocuk tecavüzcülerini bunlara vericen hem adamlar doysun hem adalet yerini bulsun.

Bak bide kuru kuru da kızartıp yemio gavatlar zeytintagi sarmısak hardal sosu bilmem ne . Hadi yedin diyelim cinsel organ yemek nasıl bir fantezi amk . 6.daki pisikoppat karıda adamın yaşarken beyninin etigi yedigi yetmemiş öldürdükten sonra da fiilen uygulamış galiba. Zuuuuukkum yiyin

09.07.2016

Millet aç aç!

TÜM YORUMLARI OKU (26)