10 Kelimede Kahve Tarihi

1. Mocha

Her ne kadar kahve Etiyopya'da yemek için kullanılan bir ürün olsa da, 15'inci yüzyıla kadar dünyada hak ettiği şöhreti alamadı. Kahvenin dünyada hak ettiği yeri almasını sufi dervişlere borçluyuz. Ritüellerinde kullandıkları şarap yerine, kahveyi kavurup kullanan dervişler buldukları yöntemle kahvenin yaygınlaşmasına öncülük ettiler. Bugünkü Yemen'de bulunan Mokka şehrinden taşınan kahveler İslam dünyasına yayıldı. Her ne kadar Mekke Emiri 1511 yılında kahveyi yasaklasa da, bu yasak kahveyi çok seven Mısır Sultanı tarafından iptal edilince bir anda bölgede kahve kullanımı patladı. Şimdi dünyanın her tarafında, milyonlarca bordro mahkumu güne ancak 'kahve içerek' başlayabiliyorsa, bu kahve sevdasına öncülük eden dervişleri anmalarında fayda var.

2. Java

1536 yılında Osmanlı İmparatorluğu Yemen'i fethedince, hemen koyulan bir yasakla kahve üretimi düzen altına alındı. Osmanlı sınırlarında dışarıdan gelen ve sterilize edilmemiş kahve tohumlarının kullanımı yasaklandı. Durumun bir monopoli oluşturması kaçakçılığı tetikledi. Bölgede yaşayan müslümanlar tacirlerin isteklerini karşılayabilmek için Hollandalılarla işbirliği yaparak Hindistan ve Endonezya'ya gittiler. Java'da kahve yetiştirmeye başladılar. Kahve dediğin zaten ekvatoral Afrika iklimine alışkın bir bitki. Tropik iklimde üretim patladı. Hollandalılar ve Avrupalı sömürgeciler gözlerine inanamadılar. Ya da gördüklerine o kadar inandılar ki, 'arkadaş biz bundan neden tonlarca, milyonlarca üretmiyoruz, dünyanın tümüne satmıyoruz, zenginliğimize zenginlik katmıyoruz' diye düşünerek Endonezya'dan, Brezilya'ya, Güney Amerika'dan, Asya'nın göbeğine kadar buldukları her uygun yerde kahve yetiştirdiler. Yani kahve küresel olarak ilk kez yaygınlaştı ve üretilmeye başladı. Artık dünyada kahvenin güzelim tadını alan daha fazla insan vardı.

3. Cafe

Cafelerin atası bizim bildiğiniz kahvehaneler. Avrupa'da ilk cafeler buraları örnek alarak 17. yüzyılda açıldı. 1663 yılında Londra'da 83 cafe vardı. 40 yıl sonra bu sayı 500'ü aşmıştı. Bütün Avrupa cafelere bayılıyordu. İnsanlar burada kahvelerini içiyor, güncel haberleri değerlendiriyor, birbirleriyle iş bağlıyor, sohbet ediyor, sosyalleşiyordu. Öyle ki Londra Borsası'nın kurulması fikri bile bir cafede bulundu. Bastille basılmadan önce devrimci fikirler Paris cafelerinde dilden dile dolaşıyordu. Bir kahvenin kırk yıl hatırı olduğu gibi, cafelerin de üstümüzde büyük hatrı oldu.

4. Süzgeçli kahve ibriği

Resimdeki zat-ı muhterem meşhur Benjamin Thompson. Kendisi kahvenin çok daha kolay hazırlanarak, içilebilmesi için meşhur süzgeçli kahve ibriğini buldu. Kahve burada tatlı tatlı kaynıyor, çok rahat içilebilir bir hal alıyordu. Adamcağız, alkolden ve çaydan nefret ettiği için kahveyi bulunca keyiften dört köşe olmuş, bunu sürekli ve rahat içebilmek için gece gündüz düşünmüş nihayetinde bu aleti bulmuştu. Amerikan Bağımsızlık Savaşı'ndan sonra bu alet bütün kıtaya ve sonra Avrupa'ya yayıldı. Kahvenin hanelerdeki hakimiyeti de artık başlıyordu.

5. Robusta

19'uncu yüzyılın ortalarına doğru kahvenin başına büyük bir bela geldi. Hemilia vastatrix denilen mantar kahve plantasyonlarına haçlı ordusu gibi saldırıyor, kahve yetiştiricileri ağlıyor, gözyaşları içerisinde kalıyor, plantasyonlarda çalışan işçiler ellerini göğe açıp dualar ediyor, 'Allah'ım bizim canımızı al bu nadide, bu benzersiz kahveleri yok etme yarabbim' diye gözyaşları döküyor, dünya inim inim inliyor, Nihat Hatipoğlu'na en  az 15 bölüm yetecek kadar büyük dram her gün yaşanıyordu. Arabica türü kahveler yok olma tehlikesiyle karşı karşıyaydı. Saylon'da kahve kalmadığı için bütün millet çaya dönüş yapıyor, az daha dünya kahvesiz kalıyordu. İşte böyle bir ortamda Belçikalılar Kongo'da bir kahve türü keşfettiler. Arabica'dan daha hızlı yetişiyordu. Mantar buna el süremiyordu. Adeta Mohaç meydan savaşındaki Osmanlı ordusu gibi, bu kahve türü her alanı hakimiyeti altına alıyor, direniş gösteren mantarlara aldırmaksızın gelip baş köşeye oturuyor, türlü mücadelelerle yetişmeye ve büyümeye devam ediyordu. Robusta adını verdiler. Çok daha ucuza ve kolay üretildiği için her tarafa yayıldı. Hem kahvenin hakimiyetini tekrar sağladı hem de arabica türünü kurtardı. Bugün kahve bu kadar ucuzsa bunu da robustaya borçluyuz.

6. Espresso

20'inci yüzyılın başında İtalyanlar dünyaya bir hayrımız daha olsun diyerek robustanın tadını maskeleyecek, kahvenin kolayca hazırlanabileceği ve içilebileceği bir alet üretmeye karar verdiler. Aletten çıkan kahve hızlı olmalıydı, güzel olmalıydı, hoş kokmalıydı ve çabucak içilebilmeliydi. Bu alet bulundu da. Sıcak su ve yüksek basınçla kahveyi pişiren espresso makinaları yepyeni kahvelere de yol açtı. Macchiatolar, cappucinolar, cafe latteler İtalya'yı kasıp kavuruyordu. Hepimizin hayatına girecek kahve kültürü daha da zenginleşmişti.

7. Joe

Boston Çay Partisi'ydi, 1812 Savaşı'ydı derken Amerikan milleti çaydan illallah etti. Kahve zaten rakipsiz gibiydi. Küçük köylerden kasabalara, şehirlerden Wall Street'in kodamanlarına kadar herkes kahveye ulusal içecek muamelesi yapıyor, bizim milli içkimiz ayran gibi başının üstünde taşıyor, kahvesiz geçen günü günden saymıyordu. Adamlar bir kupa kahveye isim de koydular: 'Cup of Joe.'  Yani her Amerikalının içeceği. İkinci Dünya Savaşı sonrasında Amerika dünyada hegemonyasını kurunca, Amerikan kültürü vesilesiyle kahve de artık 'Amerikan tarzı'yla her eve girdi. Kahve kültürü, sıcak içecek kültürüne damga vuruyordu.

8. Decaf

Kafeinsiz kahve nazarımda siyah sıcak bir sudur ama onun da alıcısı var. 1906 yılında Ludwig Roselius yeşil kahve çekirdeklerinden kafeini yalıtmayı başaracak bir yöntem buldu. Ürettiği kahveleri de dünyada satmaya başladı. Almanya'da bunlara 'Kaffee Hag' adını verirken, Amerika'da satılanlar 'Dekafa' adını aldılar. Decaf buradan yürüdü, endüstriyel üretime geçilince bu şekilde üretilen kahveler de piyasaya sürüldü. Böylece dünyada ilk kez hiç sevilmeyen, adı geçince yüz buruşturulan bir kahve üretildi. Şaşırtıcı olmayan şey ise bunu da almak isteyen yüz binlerin olmasıydı. İnsanlar hakikaten ilginç yaratıklar.

9. Adil ticaret

1980'lerden sonra Avrupalı ve Amerikalı kahve üreticileri tüketici baskıcı ve regülasyonlar sebebiyle, kahve yetiştirilen yerlerde çalışanların haklarının geliştirilmesi için adım atma ihtiyacı hissettiler. İlk adil ticaret sertifikası 1988 yılında Hollandalılar tarafından üretildi. 2009 yılında da küresel kahve markaları benzer sertifikalar geliştirerek kahve üretiminin daha insani olmasını sağlamaya çalıştılar. Bir noktaya geldik mi? Evet geldik. Ancak yeterli bir seviyede miyiz diye sorarsanız hiç değiliz. Dünyada binlerce insan gerçekten kölelik koşullarında kahve üretiminde çalışıyor. Üstünde 'fair trade' yazan ürünleri tüketmeniz bu nedenle önemli. Başkalarına zulmedilerek ve haksızlıkla üretilen bir ürün insanın boğazından geçmez.

10. Frappuccino

Frappucino 1992 yılında Boston merkezli bir kahve zinciri tarafından ilk kez üretildi. Kahveli milk shake benzeri bu içecek elbette çok tutacak, yaz aylarında insanların elinden düşmeyecekti, düşmüyor. Böylece temelde sıcak içecek olarak bilinen kahve soğuk içecekler kategorisinde de rakiplerini ekarte edecek, dünyanın en çok içilen içeceklerinden biri olacak, tumblr sayfalarından, facebook postlarına dünyanın bütün üniversitelileri, gençleri ellerinde frapuccinolarla fotoğraflarını yayınlayacak, hepimiz hayranlıkla like tuşunu eskitecektik. Ürün kadar pazarlama da önemli, bir moda kolay doğmuyor.

Popüler İçerikler

Zoru Başardık: Karadağ'a Üç Puan Hediye Eden Milli Takım'a Gelen Tepkiler
Arkeolog Muazzez İlmiye Çığ 110 Yaşında Yaşamını Yitirdi
RTÜK Başkanı'ndan Gündüz Kuşağı Programlarına Son İkaz: "Toptan Yok Ederiz!"