1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü, işçi ve emekçilerin kesinlikle yer alması ve kutlaması gereken bir gün. Dünyada yalnızca 1 gün işçilerin günü olsa da onların yaşamlarını ve mücadelelerini her gün tanımak için 1 Mayıs'ta okunması gereken kitapları derledik!
Kuzey Fransa’daki maden işçilerinin grevini konu alan Germinal sadece Zola’nın değil, Fransız edebiyatının da en değerli eserleri arasında sayılmaktadır. Germinal, aynı adla sinemaya da uyarlanmıştır.
İki balıkçı güvertenin küpeştesine yaslanmış vaziyette Hakodate kentinin caddelerine bakıyordu. Balıkçıların yaşantılarına göz atan bir işçi kitabı olan Yengeç Konserveleme Gemisi, 80 yılı aşkın süredir raflarda olmasına rağmen bazı kitap severler tarafından henüz keşfedilmedi.
Geçmişten bugüne ABD’deki emekçi sınıfların durumunu gözler önüne seren çarpıcı eserlerden biri olan Şikago Mezbahaları, Şikago’daki devasa et endüstrisi kısa sürede kullanıp bir kenara attığı ve sefalete mahkûm ettiği emekçilerinin mücadelesini anlatıyor.
1929 yılının Mayıs ayında geçen roman, yasaklanmış bir yürüyüşe hazırlıkların, uykusuz geçen gecelerin, emekçileri yürüyüşe ikna etmekle ve sosyal demokrat ihaneti anlatmakla geçen gündüzlerin ufak bir özetini geçiyor. Yani aslında her 1 Mayıs yaşananları...
İşçi Bayramı olan 1 Mayıs'ın adeta polis bayramına dönüşmesini sivri ve esprili diliyle anlatan Muzaffer İzgü, polis barikatları ve sesini duyurmaya çalışan işçilere kitabında bolca yer veriyor.
1 Mayıs 1977'de Taksim'de yaşanan katliamın sonrasında, orada yaşananları kitap haline getiren yazar Aysel Özakın'ın kitabı Alnında Mavi Kuşlar, pek çok farklı bakış açısıyla 1 Mayıs 1977 gününde yaşananları anlatıyor.
Kıta Avrupa’sı ile Kuzey Amerika arasında bir tünel inşa etme hayalinin peşinden giden sayısız zengin kodamanın paralarıyla elde ettikleri işçilerin hikayesini anlatan Tünel, devasa bir tünel inşaatının okyanusu aşmaya çalışan dehlizleri arasındaki mücadele ve toplumsal gerçeklikleri sunuyor.
Amerikan toplumunun kölelik konusundaki utanç verici tutumunu yargılayan Tom Amcanın Kulübesi, köleliğin korkunçluğunu, ahlaki ve dini açıdan yanlışlığını, özgürlüğü elinden alınmış insanın çaresizliğini dile getiriyor.
Hüseyin, henüz 18 yaşında işçiliğe başlamış, genç bir işçidir. Onun işçiliğe başladığı Türkiye Cumhuriyetinin kuruluş yıllarında işçilerin sendika, sigorta, iş yasası ve emeklilik gibi hakları yoktur. Ücretlerinin artmasını isteyen tramvay işçilerinin greviyle başlayan Gözbağı, genç Hüseyin'in işi için direnmesini konu alıyor.
Çukurova'nın bereketli topraklarında bir lokma ekmek için ne denli acımasızca çalışan işçilerin hikayesini anlatan Bereketli Topraklar Üzerinde, daha sonra sinemaya uyarlanmış sayılı işçi filmlerinden biri olmuştur.
İkinci Dünya Savaşı'nın Zonguldak'ına gittiğimiz Ölümün Ağzı kitabında Zonguldak köylülerinin sırtına bindirilen madenlerde çalışma zorunluluğu; insanlık onurunun ayaklar altına alındığı ve zor şartlarda 'mecburi' bir şekilde çalışmanın nasıl olduğunu gösteriyor.
Eserlerinin büyük çoğunluğunda işçi ve emekçilerin yaşadıklarını ve haklarını anlatan John Steinbeck'in bu romanında destansı bir direniş söz konusu oluyor.
Kitapta son derece zor koşullarda yaşayan meyve toplayıcıları örgütlenerek greve başvururlar.
Evrensel boyutlardaki toplumsal sorunlara parmak basan Umut Tarlaları, ünlü yazar Jose Saramago'nun keskin bakış açısıyla kaleme dökülüyor. Emekçilerin yaşadıkları ya da yaşamaya çalıştıkları hayatları, kitapta son derece iyi anlatılıyor.
Balıkçılar, sünger avcıları, dalgıçlar, gemiciler... İşi denizle olan herkesi kapsayan ve kucaklayan Aganta Burina Burinata, insanoğlunun geçmişteki ve gelecekteki arayışlarını, kayıplarını, bunalımlarını, korkularını anlatıyor.
Ekmek kavgası uğruna İstanbul'a göçen Anadolulular, kendini bu insanların sırtına basarak dönüştüren sistem, tıpkı İstanbul gibi yaşamın da rengini değiştirmektedir.
Özellikle gecekondulaşmanın had safhada olduğu 50'li yıllarda geçen Gurbet Kuşları, buraya göç eden Anadolu halkının yaşadıklarını anlatıyor.