1'lik, 5'lik, 10'luk: Gazoz Kapağı Oynadığımız O Güzel Günlerden Aklımızda Kalan Bazı Detaylar

Gösterişli, pahalı oyuncaklardan uzak bir hayat yaşadığımız çocukluk döneminde oldukça değerliydi gazoz kapakları. Taso, bilye, futbolcu kartlarıyla birlikte mahalledeki en popüler oyunlardan biriydi. Ama son iki kuşakla birlikte bu efsane oyun da tarihin tozlu sayfalarına karıştı ve hafızalarımızın en güzel köşelerinden birinde yerini aldı.

O zaman o güzel günleri biraz olsun yad edelim. 😌

1. Gazoz kapaklarını aile çay bahçelerinden, bakkallardan, kahvehane önlerinden toplayarak biriktirirdik.

Bir tane bile bulsak altın bulmuş kadar sevinirdik.

2. Gazoz kapağının değeri, piyasadaki azlık-çokluk durumuna göre değer kazanırdı; 1'lik, 5'lik, 10'luk gibi.

Her ne kadar gazoz kapağı desek de bira, soda kapakları da buna dahildi.

Pepsi, Coca Cola, Uludağ, Sırma, Efes gibi sık bulunabilenler 1'lik, 5'lik olurdu genelde.

3. Herkesin sahip olmak istediği, nadir bulunan 50'lik, 100'lük değeri olan Schweppes kapağı da vardı mesela.

Bundan daha değerlisi, ilk defa görülen kapaklar olurdu. O da, şehir dışından getirilmiş, az bilinen bir markaya ait olan bir kapak olurdu muhtemelen.

Bu kapakların değeri, mahalledeki çocuklarla toplantı yapılıp da şu kaçlık olsun diye karar verilmezdi tabii. 😁 Piyasada kendi kendine değerlenirdi.

Bazen mahalleye göre değişiklik gösterdiği de olurdu. Sizde 5'lik olan, uzak bir mahallede 10'luk olabilirdi. Belki kâr yapmak için elindeki 5'likleri oralarda oynayan çocuklar bile olmuş olabilir. 😁

4. İyi bir gazoz kapağı oyuncusunun mutlaka iyi bir mermer taşı da olmalıydı.

Bir şekilde en iyisi bulunmalı, ele tam oturmalı ve yağ gibi kayıp gitmeliydi. Bazıları ise konserve kapağına cam macunu yapıştırır, mermer kullanmazlardı.

Aynı mermeri, sek sek oynarken de kullandığımız olurdu.

5. 5-6 arkadaş da toplandı mı oynamamak için bir engel kalmazdı ve gazoz kapaklarını, belirlenen yere özenle dizerdik.

Kimisi bir tane 5'lik dizerken, kimisi beş tane 1'lik dizerdi. Oyuna katılanların sayısı da çoksa upuzun bir dizi oluşurdu.

Ne kadar çok gazoz kapağı dizilmişse atışı ilk yapacak kişi olmanın da önemi artardı, çünkü ıska geçmek imkansıza yakın olurdu.

6. Kimin kaçıncı olduğu belli olunca ilk atış için her şey hazır olurdu.

Son olarak; atışı yapacak çocuk 'Baş ne taraf?' diye sorar, biri de 'Benden' der ve taraf belirlenirdi.

Bir de 'baş altı' vardı, yani en uçtakinin bir yanı. Asıl hedef buydu; olur da en uçtakini vurursak bir taneyle yetinmek zorunda kalırdık.

7. Mermeri eline alan çocuk, gözünü kısar ve dikkat kesilip fırlatırdı.

Burada önemli bir karar vermek gerekirdi. Mermer, fazla yavaş atılırsa gazoz kapaklarına yetişemeden duracaktır. Fazla hızlı atılırsa gazoz kapaklarının üstünden sekerek geçme ihtimali vardır.

Önemli bir karar daha vardı: Başa nişan alıp hepsini birden mi almaya çalışmalı, yoksa garanti olsun deyip ortaları mı hedef almalı? Fazlasını isteyip başa hedef alınca mermer sıyırıp geçebilir, büyük bir şans tepilebilirdi. (Bu kadar bilimsel düşünmek lazımdı anlayacağınız) Olur da vuramazsanız, Sayısal Loto'da 6'yı bir sayıyla kaçırmak gibi hissettirebilirdi. 😁

8. Kazançlı çıkıp, iki poşet gazoz kapağı ile eve girdiğimizde; annemizden, "Niye topluyorsun o pis şeyleri?" diye bir azar işitmişliğimiz de vardır. 😅

'Tamam atıyorum' diye geçiştirsek de divanın altına gizlerdik. 😁

9. Sokaklarda bu kadar çok gazoz kapağı olunca, yaz aylarında yumuşayan asfalt ile bütünleşmiş kapakları görürdük.

Arabalar üstünden geçince kapaklar da asfalta gömülürdü haliyle ve parıl parıl parlarlardı.

100'lük gazoz kapağını asfalta gömülmüş bir şekilde görünce içimiz cız ederdi; çıkmasının imkanı yoktur ne kadar denediysek de.😞

10. Mermerle oynama döneminden sonra daha farklı bir şekilde oynandı.

Kıvrımları taşla ezilerek taso gibi oynayanlar da oldu.

11. Bazıları ise, kıvrımlarını taşla ezip düzleştirdikten sonra çiviyle ortasına delik açıp, oradan geçirdikleri iple fırıldak yaparlardı.

Onu, 'vuuunn' sesiyle birlikte çevirip, kağıt veya yaprak keserlerdi.  Arada bir, bir korkutma aracı olarak da kullanılırdı. 😁

12. Bunları oynama vaktimizin geçtiğini hissettiğimizdeyse; balkona çıkıp, "Kapış vaaar, yağma vaaar!" demeye karar vermiştik.

Balkonun altındaki çocuklara bakarak, 'Alın fakirler' der gibi dağıtırdık. 😁

Ve akşam ezanının okunmasıyla birlikte şıngır şıngır eden gazoz kapaklarımızı ve mermerimizi yerine koyup bir oyunu daha sonlandırırdık.

Şimdiyse, gördüğümüz an altın bulmuş gibi sevindiğimiz gazoz kapaklarına bir tekme atıp geçiyoruz. Ama bizim oynadığımız gazoz kapaklarından birine denk gelsek anında tanırız ve o günler canlanır...

Popüler İçerikler

Montella Görevini Bırakırsa A Milli Takım'ın Başına Kim Geçmeli?
TSK'dan Atatürkçü Teğmenlerin Kılıçlı Yemini İçin Açıklama: "Mesele Kılıç Değil, Emre Uyulmaması"
Türkiye Kaçıncı Sırada? Bir Ankete Göre En Güzel Kadınların Bulunduğu Ülkeler Açıklandı
YORUMLAR
12.07.2020

Ağlattın be . .

12.07.2020

Sabahtan gece 12 e kadar eve girmeyen çocuklardık güzel günlerdi bee..

12.07.2020

Hakikaten çok değerliydi, dönemsel olarak misket zamanı kapak zamanı vardı. Biri biter biri başlardı ama nasıl bu zamanlar belirlenirdi hala hatırlayamam :)

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ