Türkiye'de görünürde finansal okuryazarlık oranı çok yüksektir. herkes paranın nasıl kazanılacağını çok iyi bilir. Kahvehanelerde mikro yatırım danışmanları doludur. Ülkedeki gelir düzeyiyle çok orantısız olan bu yatırım bilgeliği en üst kesimden en alt kesime vardır. En üst kesimde zenginliğe eşlikçi olarak bu normal bir durum olurken, handikap 'hiç kaybetmiyor' olmaktır. Son 1 yıldaysa ülkede enflasyondaki yükselişle bütün kesimler etkilenirken, etkilerin yönleri de farklı oldu. Zenginler ve yoksullar arası fark açılmakla kalmadı, orta sınıf, maaşlı kesim gibi artık ne dendiği de önemli olmayarak yoksul sınıfa doğru yakınsadı. Bu durumda veriler yatırım danışmanlıkları da sadece parası olanlarda karşılık bulmaya başladı.
işte bu zeka seviyesindeki insanlar nasıl olduğunu kendilerinin bile anlayamadığı şekilde zengin oluyorlar
Zenginle ,yoksulun arasında bu kadar uçurum olan başka bir dönem daha olmamıştır,eşimle evlenirken birimizin maaşıyla evi gecindiririz ,diğeri krediye verir ev alırız diye hayal ediyorduk,4 senenin sonunda geldiğimiz nokta,kredi kartları şişmiş vaziyette ay sonunu zor görüyoruz,en temel ihtiyaç olan barınma hakkımızı bile bize çok görenlere ağız dolusu haykırmak geliyor içimden,babam tek maaşla 4 çocuk okutup ,müstakil ev yapıp,arabasını almış.adamlarin yatırım tavsiyesine bak,resmen dalga geciyorlar,Allah sizi nasıl biliyorsa öyle yapsın.
"benim 3 dilek hakkim olsa 3 dilek hakki daha isterdim.elde var 6 dilek hakki, 5 ile 3 er dilek daha dilesem 15 dilek hakkim daha olur. 15 dilek ile her istedigimi dilerim. günah degilse allah olmayi dilerim. allah olduktan sonra dilek hakkim sonsuz kere sonsuz olur." bu fikir bana daha mantıklı geldi.