Birinci Dünya savaşının en belirleyici unsurlarından biri lojistik üstünlük kurmaktı. Bu amaçla 1915’ten itibaren zırhı trenler sahneye çıkmaya başladı.O güne kadar eşi benzeri görülmemiş olan bu teknoloji, denizciler için mitolojik deniz canavarları kadar korkutucuydu. Görünmüyorlar, bulunamıyorlardı ve kendilerinden kat kat büyük kruvazörleri batırmayı başarıyorlardı.Siperler arası kablolu iletişimi sürekli kılmak mümkün değildi. Zira yağan tonlarca top mermisi kabloları parçalıyor ya da el değiştiren siperler yüzünden birlikler sürekli yer değiştirmek zorunda kalıyordu. Bu yüzden arazi telefonu birimleri kurulmuştu.Dehşet saçan bu silah, birinci dünya savaşının yönünü belirledi. O güne dek açık alanlarda yapılan muharebelerde taraflar sözlük anlamıyla birbirleriyle göğüs göğüse çarpışırken, maksim silahının savaş sahnesinde yerini alması oyunun akışını değiştirdi. Yüzeyde yağan çelik ve ateş, savaşın taraflarını siperlere sığınmaya zorladı.Savaşın başlarında yapılan tüm planlar hız çevresinde şekilleniyordu. Düşman hatları hızla geçilecek ve stratejik noktalar ele geçirilerek savaş en az kayıpla sona erdirilecekti. Ancak aynı güce ve teknolojilere sahip olan taraflar savaş ilerledikçe bunun o kadar da kolay olmayacağını acı deneyimlerle öğrenecekti.Çok basit bir yapıya sahip olan dikenli tel, birinci dünya savaşının yönünü belirleyen bir başka teknoloji oldu. Üzerlerine yağan mermiler yetmezmiş gibi askerler, bir de bu dikenli telleri aşmak zorundaydı. Binlerce asker daha kendi siperlerinden çıkar çıkmaz bu tel barikatlara takılıyor ve makineli tüfek mermilerine kolay hedef oluyordu.Işık sinyalleriyle mors alfabesi kullanılarak iletişim sağlayan Solar telgraflar sayesinde siperler arası kısa mesafeli kablosuz iletişim kurmak mümkündü.Önceleri hayatta kalmak için doğal bir iç gücüyle askerler tarafından elle, kürekle kazılan siperler savaşın ortalarına doğru o güne dek eşi benzeri görülmemiş makinelerle kazılmaya başlandı.Kullanımı uluslar üstü yasalarla yasaklanmış olsa da kanunlarda açık bulunarak gaz saldırılarına devam edildi. Taraflar, savaş suçu sayıldığı için gaz bombası taşıyan top mermileri kullanmıyor, doğanın gücünden yararlanıyordu. Gaz kapsülleri açılıyor ve işin kalan kısmını rüzgar yapıyordu. Rüzgarla taşınan ve havadan daha ağır olan gaz, siperlere doluyordu.Göğüs göğüse çarpışan cesur askerlerin öyküleriyle büyüyen gençler, daha siperden bile çıkamadan ciğerleri yanarak, adeta kan ağlayarak hayatlarını kaybetti. O aşamadan sonra gaz maskesi siper savaşlarının ayrılmaz bir parçası haline gelecekti.Denizde, karada ve Akdeniz, Asya, Afrika gibi birçok farklı cephede savaşan güçler için iletişim en önemli etkenlerden biriydi.Yıllar süren siper muharebeleri savaşı durma noktasına getirince Almanlar farklı bir strateji denemeye karar verdi ve diğer birliklerden lav silahı, el bombası ve çelik yelek gibi farklı donanıma ve eğitime sahip fırtına birliklerini cepheye sürdü. Küçük gruplar halindeki birliklerin görevi hızlı bir şekilde, görünmeden ilerleyerek düşman siperlerini ele geçirmekti.Savaş kızıştıkça yeni ölüm makineleri yaratmak için girişilen rekabet de kızışıyordu. Ateş kusan bu silahlar siperleri boşaltmak için kullanılıyordu.Savaşın başlarında askerler kumaş şapkalar takıyordu. Miğfer törensel bir giysi sayılabilirdi. Ancak top mermileri, şarapneller ve sağa sola savrulan kayalar büyük kayıplara yol açınca taraflar miğfer teknolojisini de geliştirmeye başladı.
1.dünya savaşında nazi hareketi almanyada henüz oluşmamıştı trenin üstünde gamalı haç var, oysaki nasyonalist hareket 2. dünya savaşında ortaya çıktı. araştırmadan şiiyapıyosunuz yaw
büyük ilgi uyandırıyo bende dünya savaşı serileri yalnız videonun sonu harika olmuş
Ürkütücü. Mevzu , Call of Duty2 'deki gibi dursa keşke.